Eğitim-Bir-Sen Bursa 1 Nolu Şubesi Başkanı Numan Şeker, Türkiyede öğretmenlerin tecrübe açısından bölgelere ve illere göre dengesiz dağılımının eğitimde fırsat eşitliği açısından endişe verici boyutta olduğuna dikkat çekti. Yaklaşık 40 bin norm fazlası öğretmen bulunduğunu, 130 bin öğretmene ihtiyaç olduğunu kaydeden Numan Şeker, ortalama sınıf mevcutlarında OECD ortalaması yakalanmasına rağmen ilk ve ortaokullarda yaklaşık 60 bin dersliğe ihtiyaç olduğunu dile getirdi.
Eğitime Bakış 2016 Raporunu değerlendiren Numan Şeker, Sendikamızın genel merkezi, Türkiyede eğitimle ilgili hemen hemen bütün göstergeleri içeren, farklı açılardan değerlendiren, her birine yönelik analizlere yer verilen ve bu yönleriyle bu alanda bugüne kadar hazırlanmış en geniş çalışmayı yapmıştır. Tarafsız bakış ve yapıcı yaklaşım çerçevesinde yürütülen uzun soluklu bir çalışmanın eseri olan Eğitime Bakış 2016nın, Eğitim-Bir-Senin eğitimi izleme ve değerlendirme raporlarının ilkini oluşturuyor. Eğitime Bakış 2016: İzleme ve Değerlendirme Raporu hazırlanırken, eğitime dair ulusal ve uluslararası göstergeler, parametreler incelenmiştir. Bundan sonra Eğitime Bakış ana temasıyla her yıl izleme ve değerlendirme raporu yayımlamak konusundaki kararlığımız devam edecektir. Böylece, Türkiyede eğitimin mevcut durumunu ve küresel görünümünü sürekli ve istikrarlı bir disiplinle mercek altına almış olacağız. Raporumuzun, birçok veriyi toplu olarak sunmak niteliğiyle, gerek öğretmenlerin ve eğitimle ilgili araştırma yapan akademisyenlerin gerekse eğitim politikalarıyla siyasi ve idari karar alıcıların çalışma masalarında yer alacak temel bir kaynak olacağına inanıyoruz dedi.
Kamu okullarında çalışan 40 bin civarında norm fazlası öğretmen bulunduğunu belirten Eğitim-Bir-Sen Başkanı Numan Şeker, 130 bin öğretmen ihtiyacı varken (Şubat 2016 verisi), öğretmenlerin yüzde 5inin ihtiyaç fazlası olarak okullarda görev yapıyor olması eğitimde fırsat eşitliği bağlamında ve kamu kaynaklarının verimli kullanımı açısından son derece sorunlu bir durumdur. Anayasal haklar kapsamında tanınan aile bütünlüğünün korunması ve sağlık ihtiyaçlarının giderilmesi gibi haklar ihlâl edilmeden bu sorunun çözümüne yönelik politikalar geliştirilmelidir dedi.
Türkiyede öğretmenlerin tecrübe açısından bölgelere ve illere göre dengesiz dağılımının, eğitimde fırsat eşitliği bağlamında endişe verici boyutta olduğunu vurgulayan Numan Şeker, Türkiye genelinde kamu çalışanı öğretmenlerin hizmet süresi ortalaması 11,7 yıl iken, Kuzeydoğu Anadolu, Ortadoğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde sırasıyla 6,0, 6,7 ve 7,2dir. Öğretmen hizmet süresi ortalamasının en yüksek olduğu iller sırasıyla İzmir (15,6), Aydın (15,5), Karabük (14,9), Ankara (14,9), Yalova (14,8) ve Balıkesir (14,8) iken, en düşük olduğu iller sırasıyla Şırnak (1,8), Hakkâri (2,0), Ağrı (2,8), Muş (3,1) ve Bitlistir (3,9). Onuncu Kalkınma Planında belirlenen hedef doğrultusunda, öğretmenlerin dezavantajlı bölgelerde ve okullarda uzun süreli çalışmalarını özendirecek birtakım düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Özellikle öğretmenlerin özlük hakları ile ilgili bir düzenlemenin bu doğrultuda etkili bir politika aracı olacağı düşünülmektedir diye konuştu.
Öğrenciler öğretmen, öğretmen adayları ise tayin bekliyor
Raporda ülkemizde gelecek yıllarda da öğretmen olmak isteyenlerin sayısının talebin üzerinde olacağının öngörüldüğünün altını çizen Numan Şeker, Eğitim fakültelerindeki mevcut öğrenci sayıları, yeni kayıt öğrenci sayıları ve mezun sayıları birlikte değerlendirildiğinde ve ayrıca fen-edebiyat fakültelerinin mezunlarına verilen pedagojik formasyon sertifikalarının sayısı göz önünde bulundurulduğunda, önümüzdeki yıllarda da öğretmen arzının birçok alanda öğretmen talebinden daha fazla olacağı öngörülmektedir. 2015 yılında 417 bin 480 öğretmen adayı KPSS Eğitim Bilimleri Testine girmiştir şeklinde konuştu.
Yer değiştirme ile bulunduğu ilden ayrılanların büyük çoğunluğunu Güneydoğu, Ortadoğu ve Kuzeydoğu Anadolu bölgelerindeki öğretmenlerin oluşturduğunu ifade eden Numan Şeker, konuşmasına şöyle devam etti:
İller arası yer değiştiren öğretmenlerin yaklaşık yüzde 52si bu bölgelerdeki illerden ayrılmıştır. İller arası yer değiştiren öğretmenlerin önemli bir kısmı (yüzde 43) Akdeniz, Ege ve İstanbul bölgelerinde bulunan illere tayin olmuştur. Genel olarak bakıldığında iller arası yer değiştirmelerde öğretmenlerin görece az gelişmiş illerin bulunduğu bölgelerden ayrılarak, görece daha gelişmiş illerin bulunduğu batıdaki bölgelere doğru hareket ettiği görülmektedir. İller arası yer değiştirme ile ayrılan öğretmenlerin oranlarının yüksek olduğu doğu bölgelerinde ve sosyo-ekonomik gelişmişlik seviyesi düşük olan illerden ayrılan öğretmenlerin yerleri büyük oranda yeni atanan öğretmenlerle doldurulmaktadır. İlk atama ile atanan yeni öğretmenlerin yüzde 73ü doğu bölgelerindeki illere atanmaktadır. İller arası yer değiştirmeye bağlı tayinler ve ilk atamalar birlikte değerlendirildiğinde, doğu bölgelerindeki öğretmen ihtiyacı yüzde 90 ve üzeri oranlarda ilk atamalarla tayin edilen yeni öğretmenlerle karşılanırken, diğer bölgelerde yüzde 49 ila yüzde 75 arasında değişen oranlarda iller arası yer değiştirme ile atanan tecrübeli öğretmenlerle karşılanmaktadır.
60 bin derslik ihtiyacı karşılanmalıdır
Numan Şeker, ortalama sınıf mevcutlarında OECD ortalamasını yakalamamıza rağmen, ilk ve ortaokullarda yaklaşık 60 bin dersliğe ihtiyaç bulunduğunu kaydederek, 2013 yılı OECD verileri esas alındığında, ilkokul ve ortaokul düzeylerinde Türkiyede ortalama sınıf mevcutları (sırasıyla 23 ve 28) OECD ortalamasının (sırasıyla 21 ve 24) üzerindedir. Son yıllarda yaşanan gelişmelere bağlı olarak Türkiye 2015 yılında OECDnin 2013 yılı ortalamasını yakalamıştır. Ancak ortalama sınıf mevcutlarında bölgeler ve iller arası farklılıklar (eşitsizlikler) son 10-15 yıllık dönemde ciddi boyutlarda azalmasına rağmen söz konusu gösterge için bölgeler ve iller arası eşitsizlikler halen devam etmektedir. İlk ve ortaokul kademelerinde ikili eğitim yapan okul ve öğrenci oranları 2010 yılından (sırasıyla yüzde 22 ve yüzde 51) 2015 yılına (sırasıyla yüzde 19 ve yüzde 46) az miktarda düşüş göstermiştir. 2015 yılında dersliklerin yaklaşık yüzde 16sında ikili eğitim yapılmıştır. Buna göre, sınıf mevcutları ve okullaşma oranlarıyla ilgili verilerin sabit kalması durumunda ilk ve ortaokullarda ikili eğitim uygulamasına son verebilmek için yaklaşık 60 bin derslik ihtiyacı vardır diye konuştu.
Türkiyede son yıllarda bütün eğitim kademelerinde okullaşma oranlarında kayda değer bir büyüme kaydedildiğini işaret eden Şeker, 2015-2016 eğitim öğretim yılında, ilkokul çağını kapsayan 6-9 yaş grubunda yüzde 98,81 ortaokul çağını kapsayan 10-13 yaş grubunda ise yüzde 99,05 net okullaşma oranlarına ulaşıldığı görülmektedir. Ayrıca okul öncesinden ortaöğretime tüm kademeler göz önünde bulundurulduğunda, 1990 yılında 157 bin civarında olan özel öğretim kurumu öğrenci sayısı, 2000 yılında 272 bine, 2010 yılında 498 bine, 2015 yılında ise 1 milyon 174 bine çıkmıştır. Oransal olarak bakıldığında özel öğretim kurumlarına devam eden öğrencilerin, açık öğretim öğrencileri dâhil, tüm öğrenciler içerisindeki payı 1990 yılında yüzde 1,5 civarında iken, 2000 yılında yüzde 2,1e, 2010 yılında yüzde 3,0a, 2015 yılında ise yüzde 6,7ye yükselmiştir dedi.
Lise çağındaki her 100 gençten 15i eğitime devam etmiyor
Ortaöğretimin 2012 yılından itibaren mecburi eğitim kapsamına alınmasıyla bu kademede okullaşma oranlarının son yıllarda ciddi artış gösterdiğini ifade eden Numan Şeker, Ancak, ortaöğretimi kapsayan 14-17 yaş grubundaki her 100 öğrenciden yaklaşık 15i eğitimine devam etmemektedir. Bu durum, yeni politikaların geliştirilmesinin gerekliliğini ortaya koymaktadır dedi. Söz konusu eğitim-öğretim yılında temel liselere devam eden öğrencilerin sınıflara göre dağılımı incelendiğinde oldukça çarpıcı bir tablo ortaya çıktığını belirten Şeker, İlgili yönetmelikte temel liselerin her sınıf düzeyinde kayıtlı öğrenci sayısının toplam kontenjanın yüzde 40ını geçemeyeceği belirtilmiş olmasına rağmen, 12. sınıfa devam eden öğrenci sayısı, toplam kayıtlı öğrencilerin yüzde 58ine denk düşmektedir. Başka bir ifadeyle, temel liseye kayıtlı öğrencilerin yaklaşık beşte üçü 12. sınıf öğrencisidir şeklinde konuştu.
Açık öğretimdeki öğrenci artışı büyüyor
Açık öğretimde (ortaokul ve lise) öğrenim gören toplam öğrenci sayısının 2007 yılından itibaren sürekli artış gösterdiğine altını çizen Numan Şeker, 2015 yılında toplam 1 milyon 874 bin 210 açık öğretim öğrencisi bulunurken, bu öğrencilerin 1 milyon 536 bin 135inin açık lise öğrencisi, 338 bin 75inin ise açık öğretim ortaokulu öğrencisi olduğunu söyledi. Ortaöğretimde, 2015 yılı başında açık öğretim öğrenci sayısının toplam öğrenci sayısına oranının yüzde 26,45i bulduğunu söyleyen Şeker, şöyle konuştu: Başka bir ifadeyle, her dört öğrenciden biri açık ortaöğretim lisesine gitmiştir. Geçen yıl yapılan değişiklikle, TEOG yerleştirmelerinde herhangi bir örgün öğretim kurumuna yerleşemeyen öğrenciler zorunlu olarak açık öğretim lisesine yerleştirilmektedir. Ayrıca, iki yıl üst üste sınıf tekrarı yapan lise öğrencileri de açık ortaöğretime kaydırılmaktadır. Buna bağlı olarak, açık öğretim lisesi, öğrencileri için nitelikli bir alternatif olmaktan ziyade sistemde başarısız öğrencilerin yönlendirildiği depo kurum haline gelmiştir.
Yükseköğretim programına yerleşen öğrencilerin mezun oldukları lise türüne göre detaylı analizinin, üniversiteye geçişte lise türleri arasındaki başarı farkını açıkça ortaya koyduğunu belirten Numan Şeker, 2015 yılı yerleştirme sonuçlarına göre, lisans programlarına yerleşme oranı açısından, Sosyal Bilimler Lisesi, Özel Fen Lisesi, Anadolu Öğretmen Lisesi ve Özel Lise (yabancı dil eğitim verenler), Fen Lisesi ve Anadolu Lisesi diğer tüm lise türlerine göre belirgin bir şekilde daha başarılı olmuştur. Lise türlerine göre lisans programlarına yerleşme oranlarındaki uçurum, yükseköğretime geçişteki fırsat eşitsizliğini gözler önüne sermektedir değerlendirmesinde bulundu.
Herkes için daha iyi eğitim anlayışı ile eleştiri ve önerileri ortaya koyuyoruz
402 bini aşkın üyesiyle eğitim hizmet kolunun yetkili sendikası ve Türkiyenin en büyük sivil toplum kuruluşu Eğim-Bir-Sen olarak 24 yıldır özlük ve özgürlük mücadelesi verdiklerinin altını çizen Numan Şeker, Eğitim çalışanlarının mali ve sosyal haklarını korumak ve geliştirmek, sorunlarını gündeme getirmek ve çözmek, herkes için ve daha iyi eğitim anlayışıyla eleştiri ve öneriler ortaya koymak, ücretlerde ve gelir dağılımında adaleti sağlamak hedefleri için çalışıyor ve üretiyoruz. Eğitim çalışanlarının mali ve sosyal haklarını korumak ve geliştirmek, sorunlarını gündeme getirmek ve çözmek, herkes için ve daha iyi eğitim anlayışıyla eleştiri ve öneriler ortaya koymak, ücretlerde ve gelir dağılımında adaleti sağlamak hedefleri için çalışıyor ve üretiyoruz. Medeniyetimizin kök değerlerini idrak etmiş, daha özgür, daha müreffeh ve daha mutlu insanların yaşadığı daha güçlü, daha huzurlu, daha adil Türkiyeyi inşa etmek amacıyla çıktığımız sendikal yolculukta, hem sendikacılık hem de sivil toplum noktasında yeni eşikler oluşturmaya devam ediyoruz diyerek, sözlerini şu cümlelerle tamamladı: Bu çerçevede, akademik çalışmalarımızla geçmişe, güne ve geleceğe ışık tutuyor, eğitim çalışanları için elde ettiğimiz kazanımlarla emeğin değerini artırıyor, akademik sendikacılık anlayışının hakkını veriyoruz.
Güncelleme Tarihi: 24 Eylül 2016, 12:12
130 bin öğretmene ihtiyaç var
130 bin öğretmene ihtiyaç var
YORUM EKLE
1
Orman Bölge Müdürlüğü personeli kan bağışı...
2
Ulupınar, durmak yok yola devam...
3
Süslü Kadınlardan renkli bisiklet turu
4
İlk Kitabını Ereylin AVM´de tanıttı
5
Kazım Bilgi´nin acı günü
6
Otomobiliiyle elektrik direğine çaptı, hayatını...
7
Özer, Türk Dil Bayramının 84. Yılını kutladı
8
Tıp fakültesi 2016 - 2017 Akademik yılı oryantasyon...
9
´FETÖ´ soruşturmasında, 72 günde 351...
10
Emekli promosyonu devletten
SON DAKİKA HABERLERİ
NAMAZ VAKİTLERİ
İMSAK
GÜNEŞ
ÖĞLE
İKİNDİ
AKŞAM
YATSI