Kdz Ereğli Eğitim-Sen, 2014-2015 Eğitim-Öğretim yılının ,15 Eylül 2014te Milli Eğitim Bakanlığının yanlış ve sürekli değişen kararları ile öğrenci ,Öğretmen ve veliler açısından sorunlu başlayacağını belirterek,24 Eylülde 1 günlük grev yapacaklarını duyurdu.
Kdz Ereğli Eğitim-sen tarafından konu ile ilgili yapılan yazılı açıklama şu şekilde;
TEOG TAM BİR SKANDAL OLMUŞTUR
Eğitimde 4+4+4 dayatmasının kaçınılmaz bir sonucu olarak liseler, tıpkı ilkokul ve ortaokullar gibi mevcut sistemin ve onun koruyucusu olan siyasi iktidarın ekonomik-siyasal çıkarları doğrultusunda yeniden yapılandırılırken, öğrencilerimiz özel liselere, meslek liselerine, imam hatip liselerine ve açık liselere yönlendirilmiştir. TEOG yerleştirmeleri sürecinde yapılan yanlışlar sonucunda çok sayıda öğrenci belki de hiç gitmek istemeyeceği bir lise türüne otomatik olarak yerleştirilmiştir. TEOGda tercih yapmayan 134 bin öğrenciden 94 binin meslek, 40 binin imam hatip liselerine otomatik olarak yerleştirilmiş olması MEBin dayatmacı politikalarının son örneği olmuştur. TEOG yerleştirmeleri ulusal basında da sık sık haber konusu ulmuştur.MEB, önce tercih yapmayan öğrencilerin adreslerine en yakın okula yerleştirileceklerini açıklamış, ancak bazı illerde öğrencilerin evlerinden 100, 120 km uzaklıktaki okullara yerleştirildiği görülmüştür. Kaydı otomatik olarak imam hatip liselerine yapılan öğrencilerin içinde gayri Müslim öğrencilerin bulunması, sorunun ne kadar ciddiyetle ele alındığının göstergesidir. Kendi istekleri dışında imam hatip liselerine ve meslek liselerine otomatik kaydı yapılan öğrencilerin büyük bölümü kontenjan olması halinde kaydını başka liselere almaya çalışmakta, ve veliler okul okul gezdirilmektedir.
TEOG sonuçları üzerinden yapılan yerleştirmeler sonrasında yaşanan mağduriyetler mutlaka dikkate alınmalı ve hiçbir öğrenciyi istemediği bir okul türünde okumaya zorlamamalıdır. Eğitime ilişkin konularda atılacak her adım sonuçlarını düşünerek atılmalı, öğrenci ve velilerin endişelerine, sendikaların önerilerine mutlaka kulak verilmelidir.
EĞİTİM YÖNETİCİLERİNİN SENDİKAL-SİYASAL REFERANSLARLA BELİRLENMESİNİ KABUL ETMİYORUZ
Büyük ölçüde üst düzey eğitim yöneticilerinin değerlendirmelerine dayanan, eğitim kurumları yönetici değerlendirme sonuçları açıklanmış ve değerlendirmeye tabi tutulan okul müdürlerinin yarısına yakını siyasi gerekçelerle resmen tasfiye edilmiştir.
Yıllardır eğitim kurumlarını şirket gibi yönetip, okullarımızı ticari işletme haline getiren MEB, başta Eğitim Sen üyesi okul müdürleri olmak üzere, bugüne kadar eğitimde yaşanan piyasa merkezli dönüşüm sürecinin karşısında engel olarak gördüğü okul müdürlerini tek tek tespit ederek görevden almıştır. Eğitim yöneticileri değerlendirme sonuçlarına göre görevden alınan ve görev süresi uzatılan okul müdürlerinin sendikal aidiyetine bakıldığında, tarihin en büyük siyasal kadrolaşma hareketi ile karşı karşıya olduğumuz anlaşılmaktadır.
Başından sonuna siyasal kadrolaşma operasyonu olarak gerçekleştirilen eğitim yöneticilerinin değerlendirilmesi ve görevlendirilmesi uygulamaları, hukuktan, adaletten ve objektiflikten yoksundur. MEB okul müdürlerin değerlendirilmesi sürecinde çok sayıda okulda adrese teslim görevlendirmeler yaparak, bir kez daha siyasi iktidarın en stratejik kurumu olduğunu göstermiştir.
Eğitim yöneticilerinin belirlenmesi ve değerlendirilmesi sürecinde siyasi referanslar değil, liyakat ilkesi temel alınmalıdır. Eğitim yöneticilerinin belirlenmesinde hiçbir baskı ve yönlendirmeye izin verilmemeli, her okul kendi yöneticisini, o okuldaki eğitim bileşenlerinin katılacağı demokratik seçimlerle yine kendisi seçmelidir.
Aynı siyasi kirlilikler şimdi de müdür yardımcıları görevlendirmelerinde gerçekleştirilecektir . Yasayla müdür yardımcıları seçimi okul müdürlerine verilmiştir.Fakat kaç tane okul müdürü kendi özgür iradesiyle müdür yardımcısını yada yardımcılarını seçebileceklerdir.Eğitim-Sen olarak diyoruz ki siz okul müdürlerimiz bu siyasi kirliliğe daha fazla ortak olmadan sizlere verilen bu hakkı sonuna kadar dik durarak kullanmalısınız.
EĞİTİMDE ZORUNLU ROTASYON OLMAMALIDIR
Torba yasanın öğretmenlerin hizmet süreleri ve/veya isteğe bağlı il içi veya il dışı yer değiştirmelerine ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir´ maddesiyle, öğretmene rotasyonun kanunî dayanağı da oluşturulmuştur.Buna göre , meslek hayatının 10 yılını aynı okulda devam ettiren öğretmenler esas alınarak rotasyon uygulanacak denilmektedir.Eğitim emekçileri açısındaneğitim emekçilerinin isteği dışında gerçekleşen bu uygulama sürgün anlamına gelmektedir.
Öğretmenlere zorunlu rotasyon uygulaması halinde eğitim sisteminin yeni bir kaos ile karşı karşıya kalması kaçınılmazdır. MEBin gör evi, eğitimde 4+4+4 dayatmasında olduğu gibi, attığı her adımda, eğitim emekçilerini mağdur etmek değil, onların yaşadığı sorunlara kalıcı çözümler üretmek, eğitimcilerin ve sendikaların taleplerini dikkate almaktır.Öğretmenler açısından açıkça sürgün anlamına gelen ve pek çok yönden istismar edilebilecek zorunlu rotasyon uygulamasından bir an önce vaz geçilmelidir. MEB, öğretmenleri kendi istekleri dışında zorunlu rotasyona tabi tutmak yerine, gönüllülük ve teşvik esasına dayalı çözümler üretmeye çalışmalıdır.
OKULÖNCESİ EĞİTİM İKİLİ DEĞİL, TAM GÜN VE ZORUNLU OLMALIDIR
Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde yapılan bir değişiklik ile bütün okulöncesi kurumlarda ikili eğitim yapılması kararı alınmıştır. Okul öncesi kurumlar olarak bilinen ve okul öncesi eğitim çağı çocuklarına eğitim veren anaokulu, ana sınıfı ve uygulama sınıflarında tam gün eğitim yerine ikili eğitime geçilecek olması başta okulöncesi eğitim çağında olan çocuklar ve onların anne-babaları olmak üzere yeni sorunlar ortaya çıkaracaktır.
Aile içi desteğin tek başına yetmediği, çocuğun kendi yaşıtlarıyla birlikte olabileceği, bedensel ve zihinsel gelişmelerini sağlıklı biçimde sürdürebilecekleri bir ortam olduğu için okul öncesi eğitimin tam gün olması gerekmektedir. Anne-babası çalışsın ya da çalışmasın her çocuğun 4-5 yaş arasında okulöncesi bir kurumda tam gün eğitim görmesi, çocuğun gelişimi açısından son derece önemlidir.
Okulöncesi eğitimde ikili eğitimin esas alınması ile birlikte yeni açılacak olan öğrenci grupları için yeni öğretmen ihtiyacı ortaya çıkacak, bu ihtiyaç her zaman olduğu gibi ücretli öğretmen istihdamı ile giderilmeye çalışılacaktır. Eğitimin bütün kademelerinde olduğu gibi okulöncesi eğitim gibi, eğitime ilk adımın atıldığı bir alanda çalışacak öğretmenlerin eğitimin diğer kademelerinde olması gerektiği gibi kadrolu ve güvenceli çalıştırılması gerektiği açıktır.
Eğitim Sen yıllardır okulöncesi eğitimin yaygınlaştırılmasını ve zorunlu hale getirilmesini savunmaktadır. Bunun için öncelikle koşulları ve fiziki olanakları uygun olan okullardan başlanarak bütün ilkokullarda kurumlarında ana sınıfları zorunlu hale getirilmelidir. Okul öncesi kurumlarda her türlü beslenme, barınma giderleri devlet tarafından karşılanmalı, şuan bu kurumlarda yürütülen veliden para toplama uygulamasına son verilmelidir. Eğitimin bütün kademelerinde olduğu gibi, eğitimin temeli olan okulöncesi eğitim kurumlarında da her çocuğun kendi anadilinde eğitim alması sağlanmalıdır.
TEK TİPLEŞTİRİLMEYE KARŞI ÖZGÜR KILIK KIYAFET EYLEMİMİZ DEVAM ETMEKTEDİR
Eğitimin ve toplumun kılık kıyafet uygulamaları üzerinden tek tipleştirilmesine karşı 7 Eylül 2013`te başlattığımız özgür giyimle işyerlerine gidilmesi eylemimiz, Temmuz 2015 tarihine kadar özgür kılık kıyafetle işyerlerine gidilmesi biçiminde devam edecektir.
24 EYLÜLDE GREVDEYİZ
Eğitimde çığ gibi büyüyen sorunlara karşı, Çocuklarımız için,
Geleceğimiz için, siyasi kadrolaşmaya dur demek için, cinsiyetçi eğitime dur demek için,4+4+4 Eğitim ucubesine dur demek için Ana dilde eğitim hakkı için, 24 Eylül 2014 te bir günlük grevdeyiz. Kamuoyu aracılığı ile greve siz değerli öğrenci velilerimizin de destek vermelerini bekliyoruz. Son olarak 2014 -2015 eğitim öğretim yılında bu kadar olumsuzluklara rağmen, tüm öğrencilerimiz ve eğitim emekçileri için başarılı bir yıl olmasını diliyoruz.
Güncelleme Tarihi: 13 Eylül 2014, 11:40