Bugün yazımın başlığı ve konusu bu olacaktı: Elveda!
Tam 30 yıl oldu mesleğe başlayalı…
Sadece gazetecilik yaptım…
30 yıl boyunca yaşamımı haber yaparak idame ettim…
Peki, ne kazandım?
Sizin gibi değerli dostlar…
Ve elbette iki evlat…
Yaklaşık 3 yıl önce de dede oldum…
İşin maddiyat tarafını hiç düşünmedim bunca yıl…
Neyim varsa rahmetli babamdan kaldı…
Ne mutlu ki bana 30 yılın sonunda sadece gazetecilik yaparak ve sadece gazetecilikten SSK primi ödeyerek emekli oldum ve ilk maaşımı 24 Temmuz 2019 yılında, yani basın bayramında aldım…
Aradan birkaç ay geçtikten sonra uzun uzun düşündüm…
Artık mesleğe veda etmem gerektiğine karar verdim…
Elbette bu memlekette emekli maaşı ile geçinmek mümkün değil…
Babadan kalan fındık tarlalarına bakıp, köydeki evimin bahçesinde gezen tavukçuluk yaparak ve yanına bir de sera koyarak geçimimi idame ettirebileceğime kanaat getirdim…
Çünkü meslek artık yozlaştı!
Gazeteci olduğum için gösterilen yapmacık dostluklardan bıktım!
İşini dürüst yapan meslektaşlarımı tenzih ederek söylüyorum; Gazeteciliğin günümüzde tehdit, santaj ve şahsi çıkarlar uğruna yapıldığını gördükçe iğrendim…
Uzatmak istemiyorum…
Uzatırsam çok ağır sözler söyleyeceğim!
Tutamayacağım kendimi, çünkü dertliyim!
Dedim ya; Mesleğe veda etme kararı aldım!
Kendime ait olan ereglininsesi.net haber sitesini bile kapatmayı kararlaştırmıştım…
İşte geçtiğimiz hafta bu kararımdan geri adım attım!
Daha doğrusu ikna edildim!
Nasıl mı?
Sevdiğim bir dostum…
Siyasetle işi olmayan, basından hiçbir beklentisi bulunmayan, sadece işini yapan ama memleketi için dertlenen bir dostum ikna etti…
Nasıl mı?
Özetle, şu sözleri ile: “Hüseyin seni bu mesleğe başladığın günlerde tanıdım. 30 yıl boyunca takip ettim ve okudum…
Çok emek verdin…
Ulusal basında bile Ereğli’nin haklarını savundun…
Gün geldi tehditler aldın, gün geldi mahkemelerde süründün, gün geldi cezalar aldın…
Maddi ve manevi bedeller ödedin iyi biliyorum…
Evet, sizin meslek artık yapılacak bir meslek olmaktan çıktı…
Ama bu meslek mutlaka ve mutlaka yapılmalı…
Eğer senin gibi insanlar böyle düşünüp kendilerini gerçekten emekliliğe ayırırlarsa, işte o zaman yandı bu memleket!
Meydan o çakallara kalacak!
Ne pahasına olursa olsun bu meslekte senin gibi dürüst insanlar yer almalı…
Elbette bu dürüst insanlara da sahip çıkılmalı…
Ama senin sahip çıkılmaya ihtiyacın yok. Emekli oldun ne mutlu sana. Biliyorum Ereğli’de bir daire sahibi olamadın ama köyde babadan kalma evin var, bahçelerin var. Kira derdin yok, yıllık 3-5 lira fındık gelirin de var. Takip ediyorum ufaktan ufaktan tavuk işine de başladın.
Yani kimsenin desteğine ihtiyaç duymadan yaşamını sürdürürsün…
Ama bu memleketin sana ve senin gibi insanlara ihtiyacı var…
Bu meslekten kazanmasan da yapmak zorundasın!
Ereğli’nin Sesi olmaya devam etmek mecburiyetindesin!
Hiç kimse 5 kuruşluk reklam vermese de söz veriyorum senin haber sitenin yıllık masraflarını ben karşılayacağım. En azından oraya cebinden harcama yapmazsın…
Bu sözlerim Ereğli’de birkaç gazeteci için geçerlidir…
Sadece sana demiyorum!
Yeminle söylüyorum bu mesleği bırakırsan sana olan dostluk haklarımı helal etmem…
Emin ol Ereğli de etmez!
Sen yapmayacaksın, o yapmayacak…
Meydan kalsın demi çakallara!..”
İnanın dostlar bu sözler bana ağır geldi ve bu kararımı bir kez daha gözden geçirmeyi düşündüm…
Bir hafta boyunca düşündüm taşındım, bazı dostlarla paylaştım…
Sonunda kendimi emekliliğe ayırmamaya karar verdim…
Yazacak çok şey var…
Söylenecek çok söz var…
Bazıları rahatsız olacak…
Haa! Bu arada bu kararıma en çok sevinen ise bizim Gündem Gazetesi’nin olmazsa olmazı, başımın tatlı belası sevgili kardeşim Sinan Çerçioğlu olacak!
Gelelim 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ne!
Yok yok!
Bugün gelmeyelim!
Bazı sözlerim acı olsa da bu konuya gelelim ama bugün değil!
Sinan kızacak! Diyecek ki; Ağabey bu gazete senin babanın malı mı bu kadar uzun yazı yazılır mı?
Merhaba Sinanım, Merhaba Levent bey, Merhaba Yasin bey…