1 MAYIS’TA ÇAYCUMA

1 Mayıs Çaycuma’da KESK Çaycuma Bileşenleri tarafından Cumhuriyet Meydanında kutlandı. KESK'e bağlı sendikaların üyelerin yanı sıra Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı, ilçedeki siyasi parti ve derneklerin başkan ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katıldı. 

1 MAYIS’TA ÇAYCUMA

1 Mayıs Çaycuma’da KESK Çaycuma Bileşenleri tarafından Cumhuriyet Meydanında kutlandı. KESK'e bağlı sendikaların üyelerin yanı sıra Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı, ilçedeki siyasi parti ve derneklerin başkan ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katıldı. 

KESK Çaycuma Bileşenleri adına Eğitim Sen Çaycuma Temsilciliği Yürütme Kurulu Üyesi Orhan Çakmak 1 Mayıs metnini okudu. Orhan Çakmak şunları söyledi: 

YOKSULLUĞA, İŞSİZLİĞE, SÖMÜRÜYE, GÜVENCESİZLİĞE, SAVAŞA KARŞI; BARIŞI, UMUDU VE MÜCADELEYİ BÜYÜTMEK İÇİN 1 MAYIS’TA ALANLARDAYIZ

Bizler; bu ülkenin işçileri, emekçileri, kamu emekçileriyiz. Bizler; adaletin, demokrasinin, barışın, sendikal hakların yok sayıldığı, hak aramanın yasaklandığı bir ülkenin emekçileriyiz. İşsizlikle, açlıkla, yoksullukla, borçlarla mücadele ediyoruz. Emeğimizle, alın terimizle insanca çalışma, insanca yaşama mücadelesi veriyoruz. Ancak durumumuz her gün biraz daha kötüleşiyor. Ekmeğimiz her geçen gün küçülüyor. İşte bu zor şartlarda Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta emeğin bayramını kutluyoruz. 

Ülkemizin adım adım içine itildiği ekonomik, siyasal, toplumsal kriz gittikçe derinleşiyor. Rekor üstüne rekor kıran işsizlik, hayat pahalılığı soframızdaki ekmeğimizi küçültüp, geleceğe güvenle bakmamızın önüne set çekiyor. 

Bize güvencesiz istihdamı, kölece çalışmayı, açlık sınırında bir yaşamı reva gören, haklarımızı, özgürlüklerimizi ortadan kaldıran, her seferinde bizim değil, sermayenin, patronların yüzünü güldüren bu düzenin bize tek vaadi daha fazla yoksulluk, daha fazla sefalet, daha fazla baskıdır.

Bu düzen yaşamı ve gezegeni tehdit eden büyük bir felakete dönüşmüştür. Gölgesini satamayacağı ağacı kesen kapitalist barbarlığın yarattığı yıkımın faturasını milyonlarca insan canlarıyla, doğa ise geri dönüşü olmayan tahribatlarla ödüyor.  Nükleer, termik, jeotermik santraller,  siyanürlü maden aramaları, atmosfere, toprağa salınan zehirli gazlar, zehirli atıklar ekolojik krizi derinleştiriyor, yeni pandemilere yol açıyor. 

Emperyalist savaşlar her geçen gün daha geniş coğrafyalara yayılıyor, savaşın alevleri işçi ve emekçileri yakıyor. Milyonlarca insan yerinden yurdundan olup göç etmek zorunda kalıyor. Bütün dünyada emekçilerin üzerinde katmerlenen sömürünün, savaşların, yıkımların,  açlığın ve salgın hastalıkların temel nedeni emperyalizmdir. Bu nedenle başta ABD emperyalizmi ve NATO saldırganlığı olmak üzere emperyalizmin yayılmacı ve emekçi düşmanı politikalarına karşı çıkıyoruz.

Sınıfsal eşitsizliklerin yanı sıra toplumsal cinsiyet eşitsizliği de derinleşiyor, kadınların omuzlarına yıkılan hane içi iş ve bakım yükü artıyor. Kadına yönelik şiddet tırmanıyor. Kadınlar bir yandan işsizliğin, bir yandan esnek çalışma biçimlerinin ve güvencesizliğin hedefi haline geliyor. Bu ateşten günlerde kadınların güçlendirilmesi gerekirken, İstanbul Sözleşmesi gibi kazanımlar AKP iktidarının hedefi oluyor.

İnsan, emek ve doğa düşmanı bu düzene artık yeter diyoruz. Her şeye rağmen gelecek güzel günlere olan umudumuzu kaybetmedik, kaybetmeyeceğiz. Çünkü dünyanın ve ülkemizin neresinde olursa olsun emeğin, emekçilerin sürdürdüğü mücadele üzerimize çöken karabulutları dağıtıyor. Yepyeni bir gün doğuyor. 

Biz: Emeğin sömürülmediği; Herkesin güvenceli, insanca çalıştığı bir işinin ve gelirinin olduğu; Ekonomik krizlerin, salgınların faturasının emekçilere yıkılmadığı; Kimsenin cinsiyetinden, kimliğinden, inancından dolayı ikinci sınıf yurttaş muamelesi görmediği; Kadınlara yönelik şiddet, taciz ve tecavüzün son bulduğu, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırıldığı; İstanbul Sözleşmesinin feshinin iptal edildiği, 190 sayılı ILO sözleşmesinin imzalandığı; Eşit yurttaşlığın, barış ve kardeşliğin hakim olduğu; Sendikal hak ve özgürlüklerin, hak arama yollarının önünün açıldığı, grevlerin yasaklanmadığı; Haksız ve hukuksuz bir şekilde ihraç edilen KHK’lıların işine geri döndüğü; Düşünmenin, düşünceyi ifade etmenin cezalandırılmadığı; ‘Gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan’; Emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, barışın, laikliğin hâkim olduğu; %1’in değil %99’un mutlu yaşadığı bir dünya ve ülke istiyoruz!

Emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, barışın, laikliğin hâkim olduğu bir dünya ve ülke hayal değil. Sömürü, yoksulluk ve baskı düzenine karşı el ele verdiğimizde istediğimiz dünya elimizle değecek kadar yakın.

Bizim tüm sömürülenler, yoksullaşanlar, ezilenler olarak bu düzeni değiştirme, 84 milyonun insanca yaşayacağı bir ülkeyi inşa etme gücümüz var. Birleşerek değiştireceğiz! İnsanca bir yaşam, demokratik bir ülke için umut birliğimizde, mücadelemizde, dayanışmamızda!  Yaşasın 1 Mayıs!"

Halaylarla ve marşlarla yapılan kutlamanın ardından Atatürk Anıtı’na kadar yürüyüş yapıldı, ardından Zonguldak Madenci Anıtı’ndaki 1 Mayıs kutlamasına gidildi.

Gündem

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER