1 Mayıs İşçi Bayramı Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde halaylar çekilerek kutlandı. Ereğli’de KESK Bileşenlerinin organizasyonu ile konuşma yapıldı halaylar çekildi.
Konuşmanın ardından KESK üyeleri Zonguldak’ta madenci anıtına doğru harekete geçti
Yapılan konuşmada şu ifadelere yer verildi
"1 mayıs tarihi dünyanın dört bir yanında ve ülkemizde işçi sınıfının ekmek ve hürriyet kavgasıyla yazılmıştır. 1 mayıs 19. Yy da ayağa kalkan Amerikalı işçilerden 1977 de taksimde yitirdiğimiz kardeşlerimize kadar mücadele tarihidir. Bu tarih alanlarda yazılmıştır. Bizler de bu tarihi yaşatmaya devam edeceğiz.
77 1 Mayıs’ının sesleri kulaklarımızda. 77 1 Mayıs’ında ve Haziran direnişinde yitirdiklerimiz yanı başımızda. Başta 1 mayıs 1977 katliamında yitirdiklerimiz olmak üzere bütün yitirdiklerimiz için hepinizi 1 dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum.
Tüm insanlığın “yeni bir başlangıca” olan ihtiyacının en yakıcı hale geldiği bir süreçten geçiyoruz. Dünyada ve ülkemizde;
Savaş ve çatışmalarla… Nükleer, termik, jeotermik santralleri, siyanürlü maden aramalarıyla… Atmosfere, toprağa saldığı zehirli gazları, atıklarıyla… Ekolojik krizlere, salgın hastalıklara yol açan, her baktığı yerde sadece doların yeşilini, petrolün siyahını gören, gölgesini satamayacağı ağacı kesen gözü doymak bilmeyen kapitalizm, sömürü çarklarını milyonlarca işçinin, emekçinin canıyla, kanıyla döndürmeye devam ediyor.
BOZUK DÜZENDE SAĞLAM ÇARK OLMAZ!
BİZLER; hemşiresinden doktoruna, öğretmeninden vergi dairesi çalışanına, posta dağıtıcısından makinistine, mübaşirinden zabıt katibine, hizmetlisinden itfaiyecisine, işçisinden gencine bu ülkenin emekçileriyiz.
BİZLER; İstanbul Sözleşmesinin feshedildiği, yoksulluğun derinleştiği koşullarda nafaka hakkına dahi göz konulan, her şeye rağmen kazanımlarından vazgeçmemek için alanları terk etmeyen kadınlarız.
BİZLER; adaletin, demokrasinin, barışın, sendikal hakların yok sayıldığı, hak aramanın yasaklandığı bir ülkenin emekçileriyiz.
BİZLER; ağaçları yerinde tutmak için, dereler kurumasın diye, ekmeğini kazanırken bir can daha göz göre göre gitmesin diye, kimse ayrımcılığa uğramasın diye, bu ülkenin neredeyse yarısı açlık sınırındayken yüzde biri daha da palazlanmasın diye Gezi’de direnenleriz. Biz direnişin adıyız onlar saldırının. Bu iktidar karanlık ilişkileri yüzünden yarattığı pislikle boğuşurken biz tarihin sayfalarında tertemiz, alnı açık bir halk hareketi olarak anılacağız.
KARANLIK GİDER GEZİ KALIR!
Yıllardır emeğimizle, alın terimizle insanca çalışma, insanca yaşama mücadelesi veriyoruz. Bir taraftan üst üste gelen zamlar, diğer taraftan ekmek kadar, su kadar ihtiyacımız olan demokrasinin, adaletin ve barışın ablukaya alındığı koşullar üzerimize karabasan gibi çöküyor.
BU BÖYLE GİTMEZ! ARTIK YETER!
Ocak ayında maaşlarımıza yapılan zam enflasyon karşısında hızla eridi. Dolmuşa, otobüse, doğalgaza, elektriğe, akaryakıta, geçmediğimiz otoyol ve köprü ücretlerine, vergi ve harçlara, temel gıda maddelerine ödediğimiz paralar cebimizi yakıyor. Ülkemizin adım adım içine itildiği ekonomik, siyasal ve toplumsal kriz gittikçe derinleşiyor. Rekor üstüne rekor kıran işsizlik, hayat pahalılığı soframızdaki ekmeğimizi küçültüp geleceğe güvenle bakmamızın önüne set çekiyor.
Her geçen gün eğitim alanında çalışanlara yönelik mobing artıyor, öğretmenlik mesleği itibarsızlaştırılıyor. Öğretmenlik meslek kanunu öğretmenleri, hiyerarşik kategorilere bölerek, mesleki dayanışmayı ortadan kaldırarak, veli ve öğrencinin gözünde mesleki saygınlığı yerle bir etmektedir. Öğretmenlik mesleğinin tasfiye edildiği kanunu kabul etmiyoruz. Eğitimi meta haine dönüştüren, eğitim hakkını engelleyen, fırsat eşitsizliğini derinleştiren, gerici, dinci, piyasacı eğitim anlayışını kabul etmiyoruz.
Yaşadığımız tüm sorunlar karışışında bizi emekçi olarak değil kapıkulu olarak görenler, dün olduğu gibi bugün de sesimizi duymuyor. Evrensel normlara uygun grev hakkı ile tamamlanmış gerçek toplu sözleşme hakkımız yok sayılıyor. Emeğin saflarında Truva atı görevini yerine getirenlerle yapılan, hiçbir sorunumuzu çözmeyen mutakabatlarla yetinmemiz isteniyor. Güvenceli kadrolu çalışma hakkımız yok sayılıp, sözleşmeli-ücretli-vekil gibi onlarca parçaya bölünmüş güvencesiz istihdama mahkum olmamız bekleniyor. TÜİK’in sahte enflasyon rakamlarına endekslenen artışlar sonucunda her yıl açlık sınırına biraz daha fazla yaklaşan maaşlarla yetinmemiz isteniyor.
Haklarımızın, özgürlüğümüzün ortadan kaldırıldığı, her seferinde bizim değil sermayenin ve patronların yüzünü güldüren bu bozuk düzen BİZİM DÜZENİMİZ DEĞİL!
Geleceğe, yarına ilişkin umutlarımızı dipsiz kuyularda merdivensiz bırakmak isteyen bu düzene ARTIK YETER!
Madem biz durduğumuzda ekonomi duruyor. Madem biz olmadan hayat duruyor. O zaman emeğimizi çarkları arasında ezip bizi yok sayanlara ARTIK YETER!
BİZ MELTEMİ EMEKTEN ESEN, SOLUĞU EMEKTE OLAN YENİ BİR BAŞLANGIÇ İSTİYORUZ!
Emeğin sömürülmediği, herkesin güvenceli ve insanca çalıştığı bir işinin ve gelirinin olduğu,
Kimsenin cinsiyetinden, kimliğinden, inancından dolayı ikinci sınıf yurttaş muamelesi görmediği,
Kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet, taciz ve tecavüzün son bulduğu, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırıldığı,
İstanbul Sözleşmesi feshinin iptal edildiği, 190 sayılı ILO sözleşmesinin imzalandığı,
Sendikal hak ve özgürlüklerin, hak arama yollarının önünün açıldığı, grevlerin yasaklanmadığı,
Düşüncenin, düşünceyi ifade etmenin yasaklanmadığı,
Gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan
Emeğin, özgürlüğün, eşitliğin, demokrasinin, laikliğin, barışın hakim olduğu BİR DÜNYA VE ÜLKE İSTİYORUZ!
Toplu iş sözleşmesinin yenilenmesini, enflasyon farklarının maaşlarımıza 6 aylık değil aylık yansıtılmasını,
Temel tüketim maddelerine gelen zamların geri çekilmesini,
Gelire göre vergi alınmasını, zorunlu mallarda ve elektrik, su doğalgaz, iletişim faturalarında dolaylı vergilerin sıfırlanmasını,
Doğa katili projelere, betona, savaşa, silahlanmaya, sermayeye değil eğitime bütçe ayrılmasını,
Haklarımızı ve taleplerimizi içermeyen Öğretmenlik Meslek Kanunun iptal edilmesini,
Haksız ve hukuksuz olarak ihraç edilen tüm arkadaşlarımızın görevlerine iade edilmelerini,
Herkes için eşit, parasız, bilimsel, laik, anadilinde ve kamusal eğitimi,
Başta “Gezi Parkı park olarak kalsın” diyen arkadaşlarımıza ve demokratik hakkını kullanan yurttaşlara yönelik cezaların kaldırılmasını,
Adil ve tarafsız bir adalet sistemi İSTİYORUZ!
Her şeye rağmen gelecek güzel günlere olan umudumuzu kaybetmedik, kaybetmeyeceğiz. Çünkü dünyanın neresinde olursa olsun emeğin, emekçilerin sürdürdüğü mücadele üzerimize çöken kara bulutları dağıtıyor. Yaşamak istediğimiz dünya ve ülke hayal değil. Sömürü, yoksulluk ve baskı düzenine karşı omuz omuza verdiğimizde istediğimiz dünya elimizle değecek kadar yakın. İnsanlık için yeni bir başlangıç yapmak, eşitliğin, özgürlüğün, adaletin ve demokrasinin hakim olduğu, kardeşçe barış içerisinde yaşayacağımız yeni bir toplumsal düzen kurmak ellerimizdedir.
UMUDUMUZ BİRLİĞİMİZDE, MÜCADELEMİZDE VE DAYANIŞMAMIZDADIR!
BİRLEŞEREK KAZANACAĞIZ!
YAŞASIN İŞÇİ SINIFININ BİRLİK MÜCADELE VE DAYANIŞMA GÜNÜ! YAŞASIN 1 MAYIS!"
Gündem