Bartın Üniversitesi Çeşm-i Cihan Sohbetlerinin 12’ncisi Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Prof. Dr. Göksel Aşan ile Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ege Yazgan’ın verdiği derslerle gerçekleştirildi.
Bartın Üniversitesi’nin geleneksel hale getirdiği Çeşm-i Cihan Sohbetlerinin 12’ncisi Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Prof. Dr. Göksel Aşan ile Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ege Yazgan’ın katılımıyla gerçekleştirildi.
Yoğun ilginin olduğu konferansın açılış konuşmasını yapan Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun, ‘Çeşm-i Cihan Sohbetleri’ ile öğrenci ve akademisyenleri alanında yetkin kişilerle bir araya getirmekten duyduğu mutluluğu dile getirdi.
Rektör Uzun, “Bilimsel, sosyal ve kültürel zenginliğimiz konusunda farkındalığı arttırmayı amaçlayarak çıktığımız ‘Ceşm-i Cihan Sohbetleri’ yolculuğunun 12’nci durağındayız. Diğer tüm etkinliklerimizde olduğu gibi sevgili öğrencilerimizin en önemli bileşeni olduğu Bartın Üniversitesi ailesini ve şehrimizi alanında uzman ve çok önemli görüşlere sahip konuklarımızla bir araya getirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Bu noktada bugün bizlerle birlikte olarak düşünce dünyamızı zenginleştiren Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanımız Prof. Dr. Sayın Göksel Aşan ile Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Danışma Kurulu Üyemiz Prof. Dr. Sayın Ege Yazgan’a teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca tüm faaliyetlerimizde olduğu gibi 12’ncisini gerçekleştirdiğimiz etkinliğimizde de bizleri yalnız bırakmayarak, onurlandıran Valimiz Sayın Sinan Güner’e, kamu kurum ve kuruluşlardan değerli yöneticilerimize, siyasi parti temsilcilerimize, sivil toplum kuruluşlarımıza ve tüm paydaşlarımıza da teşekkür ediyorum” dedi.
“Son yıllarda birçok alanda başarı elde ettik”
Rektör Uzun, son yıllarda ülkemizde yapılan yatırımlar ve teknoloji temelli hamleler sayesinde birçok noktada başarılar elde edildiğinin de altını çizerek, “Artık teknolojiye boyun eğen değil, ona hükmeden, onu geliştiren bir ülke konumundayız. Elbette bunun farkında olan bazı güçler de bizi zayıflatmak için ellerinden geleni yapmaktadır. Ancak dik duruşumuz sayesinde tüm bu müdahaleleri bertaraf etmeyi başardık. İnanıyorum ki ilerleyen yıllarda hem ekonomik hem de teknolojik anlamda çok daha iyi yerlere geleceğiz” şeklinde konuştu.
“İnsanlığın en büyük sınavı, bir arada yaşayabilmeyi becerebilmesidir”
Etkinlikte ilk olarak Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Prof. Dr. Göksel Aşan “En Zor Yüzyıl” başlıklı dersi verdi.
Prof. Dr. Aşan, “İnsanların en büyük sınavı, bir arada yaşayabilmeyi becermesidir” diye başladığı konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Bütün insanlığın topluca karşılaştığı zorluklar insanlığın en büyük sınavlarıdır. İnsanlığın dönüşümü de işte bu sınavların sonucunda ortaya çıkmıştır. İnsanlığın en büyük sınavı, bir arada yaşayabilmeyi becerebilmesidir. Aslında insan denilen varlığın bir arada yaşaması gerçekten zor bir iştir. İçinde bulunduğumuz dünyada bir arada yaşayan birçok canlı türü bulunmaktayken, bizim ‘Neden bu insanlarla bir arada yaşamalıyım?’ sorusuna cevap bulmamız lazım. Cevap bulmadığımız sürece bir arada yaşayabilme dürtüsünü sürdürmemiz her zaman risk altındadır. Topluluk içerisinde eğer birileri dışarı çıkarsa, içeride kalan kişilerin bulunduğu yer tehlikeli bir hal alır. İçeridekilerin yaşamlarını sürdürebilmesi için hemen hemen herkesin içeride kalmasına ihtiyaç var. İşte toplumları oluşturan bireyler belirlenen ortak değerler üzerinden yaşamlarını bu şekilde idame ettirirler. Bu değerler o grupta olmanın ne kadar önemli olduğunu ve gruptan dışarı çıkınca başına nelerin gelebileceğini içeren bir bütündür. Bu değerler bütününü o grubun içerisine eğer yedirirseniz, rasyonel düşünen gücü bir nebze engellersiniz.”
1000 yıllık ‘Dünya Üretim Grafiği’ paylaşıldı
1000’inci yıldan 2017 yıla kadar ülkelerin Dünya üzerindeki üretim paylarına ait grafiği de paylaşan Aşan, “1000’li yıllarda Dünya’ya baktığımızda üretimin yaklaşık yüzde 40’ını Çinliler, yüzde 30’unu ise Hindistan üretiyor. Bu göstergeler hemen hemen şunu gösteriyor: Dünyada üretilen toplam zenginliğin yüzde 75’ini Asya üretiyor. Bu dönemde nüfus olarak bir fazlalık da yok. Asya, nüfusundan daha büyük zenginliği üretiyor. 1600’lere geldiğinizde ise Asya dışındaki dünyada üretimin arttığını görebilirsiniz. Asya dışı dünyada bildiğimiz keşiflerin başlaması bu artışı etkileyen en önemli faktördür. Asya’da bu keşiflerin olmamasının nedeni ise refah içerisinde bir hayat sürmelerinden kaynaklanmaktadır. Avrupa’nın zenginleşmesiyle birlikte artan refahın bölüşülmesi problemi ortaya çıktı. Bu problem toplumdaki değer sistemini değiştirerek, nesilden nesile süren sistem ‘özgürlük’ denilen kavramı ve beraberinde okul denilen kavramı ortaya çıkarıyor. Eğer bu durum özgürlükle birlikte eğitimi de beraberinde getirmeseydi, sonuçları çok ciddi olurdu. 1960’lara geldiğimizde ise Dünya’da üretilen zenginliğin yarısı Asya’dan Avrupa’ya geçmiş oldu. İçinde bulunduğumuz döneme kadar bu zenginlik kaymaya devam etti. Önümüzdeki yıllarda ise bu durum tekrardan Asya’ya doğru kayacağı ön görülmektedir. Ancak üretim ile birlikte finansın da kayması gerekmektedir. Üretim kayar finans kaymaz ise Dünya’nın çok büyük bir gerilimi yaşayacağı anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.
“Doğu ve Batı çatışması, iktisadi zenginliğin paylaşımı çatışmasıdır”
“2020’ye Başlarken Türkiye ve Dünya Ekonomisi” başlıklı dersi veren Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ege Yazgan ise doğu ve batı ekseninde yaşanan gelişmelerle birlikte teknolojik değişimleri aktararak, “Doğu ve Batı dünyaları arasındaki çatışma, iktisadi zenginliğin yeniden paylaşımının savaşıdır. Ancak biz iktisadi büyüme ile birlikte ortaya koyduğumuz teknolojiyle de savaşır duruma geldik. Teknolojiyle olan savaşı kazanıp kazanamayacağımızı hep beraber önümüzdeki dönemlerde göreceğiz. İyi bir haber olarak şunu öngörüyorum: Bunu biz yaptığımıza göre çözümünü de yine biz bulabiliriz. Yani karşımızda bizim dışımızda kontrol edemeyeceğimiz bir sorun görülmemektedir” dedi.
“Türkiye ekonomisi büyüme eğilimine girdi”
Yazgan, Türkiye ekonomisinin dününü ve bugününü anlatarak, “İktisadi olarak zor bir dönemden geçtik. Bu duruma benzer durumları 2008 yılındaki Dünya krizinde yaşadık. O zaman 4 çeyrek üst üste büyümemiz negatif yönde oldu. 2001, 1999 ve 1994’de de buna benzer durumlarla Türkiye karşı karşıya kaldı. Son dönemde yaşadığımız durum 2008 yılından da 2001 yılından da çok daha hafif bir durum aslında. Ancak günümüze dönecek olursak, bu son çeyrekte gelen pozitif büyüme ile birlikte negatif yönelim değişmiş oldu. 2019 yılının son çeyreğinde henüz ne olduğunu bilmesek bile tahminlerimiz pozitif yönelimin devam edecek olmasıdır. Elimizdeki verilere göre biz 2019 yılını yüzde 6 civarında büyüme ile tamamlayacağız. Bu da negatif yönelimden hızlı bir şekilde çıktığımızın bir göstergesi olacaktır. Bu daha önceki ülkemizdeki yaşanan durumlara benzer bir şekli ortaya koymaktadır. Bu şekilde olması da bizim için ve ekonomik denge için olumlu bir durumdur” diye konuştu.
Etkinlik, Bartın Valisi Sinan Güner ve Rektör Uzun tarafından katılımcılara teşekkür belgelerinin verilmesinin ardından son bulurken, öğrenciler konuşmacılarla hatıra fotoğrafı çektirdiler.
Güncelleme Tarihi: 19 Şubat 2020, 16:01