Kral sofrasına Ereğli'den bir tat

Kdz. Ereğli denilince akla ilk çırpıda gelen şey; hepinizin de bildiği gibi; Osmanlı çileği…
Diğer bir deyişle Kral yiyeceği…
Kdz. Ereğli’de bu durumu araştırdım…
Malumunuz, Osmanlı çileği bir marka…
Pembe rengi, orta boy oval görünümü, zengin aroma ve nefis kokusu ile dünyanın eşsiz tek çileği… O tamam biliyoruz da, başka…
Mesela; Ereğli’nin öz ve öz kendi değeri, bir markası.
Peki kim ne kadar biliyor Osmanlı çileğini?
Bununla ilgili ilginç bir detay vereyim size.
Osmanlı çileği fidesi mesela Fransa’dan gelmiş… Malum tüm çileklerin anavatanı Fransa…
Ne zaman biliyor musunuz?
Hem de öyle çok eskilere dayanan bir geçmişi yok.
20 yy.’ın başlarında 1920’lere, yani Kdz. Ereğli tarihi için; 100 yıllık bir geçmişe sahip değil.
Bugün bu çilekten 500’e yakın aile geçimini sağlıyormuş.
Bu çileğin en büyük özelliği Kestaneci Köyüne özgü olan tadı ve yetiştiriciliği…
Mesela Cumhuriyetin ilk yıllarında bu çilekle ilgili en önemli kararı Atatürk; 1932 yılında Ali Ağa Konservesi Ereğli’ye kurdurarak veriyor.
O fabrika Azim Konserve ismiyle hala ayakta…
O dönemde, Cumhurbaşkanı sofrasının da vazgeçilmezi olan bu çileğin en büyük handikabı: yaprağından koparıldıktan 15-20 saat sonra tüketilmek zorunda olması, yoksa bozuluyor.
Ondan dolayı zaten; konservesi daha da yaygınlaştırılıyor.
Yine; Kral yiyeceği ve içeceği denilmesinin sebebi ise de; yiyeceği, anladık da(!) İçeceği ne oluyor? Derseniz, size söyleyeyim; Osmanlı çileğinin geçmişte likörü de yapılıyormuş…
Bu likörler kral sofralarının vazgeçilmeziymiş..
Tabi 60lı yıllarda çileğin üretiminin gerilemesiyle birlikte likör de bitmiş ta ki; 1994 yılında Osmanlı fidesinin belediye eliyle bedava dağıtılmasına kadar…
Size bir bilgi daha vereyim; o kadar narin; o kadar ilgi isteyen bir meyve ki; mayıs ayı sonu ile haziran ayı başında oldu oldu, olmadı, bir dahaki hasadı bekleyeceksiniz… Haziran ayı sonunda olmuyor…
O nedenle boşuna değil; Kral yiyeceği ve içeceği denmesi Osmanlı çileğine
Bununla ilgili en güzel gelişme ise bugünlerde 500 ailenin Osmanlı çileği yetiştiriciliği yapıp geliştirmesi ve sonraki yıllarda kültürel değerinin artırılması çalışmalarına devam etmesi bence…