Bizim meslek stresli meslektir.
Öyle koltuğunuza oturup keyifle haber yazmak, köşe yazmak mümkün değildir.
Yaptığınız iş sıkıntılı bir iş olduğundan sorumluluğu da aynı şekilde insanı yorar, strese sokar.
En azından benim için böyle.
İşte bu nedenle yazılarımı yazarken öyle koltuğuma kurulup çok keyifle yazı yazdığım anlar çok sınırlı sayıda olur.
Bu yazı işte o sınırlı sayıda koltuğuma keyifle oturup, kahvemi içerken yazdığım keyifli yazılardan bir tanesi.
Bu yazıyı hayatı boyunca hep EZİK yaşamış, hayatı hep dedikodu içinde geçmiş ki ‘Bu dedikodular da maalesef üçüncü sınıf dedikodulardır’ yaşam biçimi haline getirmiş kişilere yazıyorum.
EZİK derken onların nasıl esik birileri olduğunu bilen birisiyim.
Ama toplumda kartondan bir kale olan bu tiplerin bu yüzünü bilen kişi sayısı çok değildir.
Hasbelkader parayı bulmuş ya da parayı düşürmüş,aynı şekilde kendisine bir makam bulmuş kompleksli, EZİK tipler sabahtan akşama kadar ya üçüncü sınıf dedikodu yaparlar ya da komplekslerini yenemedikleri için kendilerine yakışanı yaparlar.
Mesela aylarca dedikodu yaparlar,yaparlar,yaparlar,yaparlar…
Durun durun daha bitmedi.
Önümüzdeki günlerde yeni projeleri de göreceksiniz.
Biz çalışacağız, üreteceğiz.
Siz EZİKLER dedikodu yapacaksınız.
Hem de üçüncü sınıf dedikodu yapacaksınız.
Sizleri keyifle öpüyorum.
Ama sizden küçücük bir ricam var.
Hiç olmazsa artık yaptığınız dedikodulara bir kalite bir standart getirin olmaz mı?
GÜNÜN SÖZÜ; SOKAK LAMBASI GİBİSİN KİME YANDIĞIN BELİRSİZ.
masAllah