Kdz. Ereğli Belediye Meclisi Aralık ayı olağan toplantısı AKM Nikah Salonu’nda yapıldı. Belediye Başkanı Halil Posbıyık, ilçe gündemine dair çok önemli açıklamalarda bulundu, OYAK yönetiminin Ereğli’de yaptığı toplantıya İlçe Kaymakamı ile birlikte davet edilmemelerini eleştirdi, “Ereğli halkı yok sayılmıştır” dedi.
"HES PROTOKOLÜNÜN İPTALİNİ İSTEYECEĞİZ"
Başkan Posbıyık konuşmasında şunları söyledi:
“Son günlerde gündem OYAK yönetimi, OYAK – Erdemir – Belediye İlişkileri... Ereğli’de bir platform oluşturularak, çalışmalarını başladı. Çalışmaların neticesi azar azar da olsa alınıyor; alınacak da... Platform yeni hazırlıklar içinde. Yeni broşür çalışmaları başlatılıyor. Bir önceki dönem Belediye su konusunda Ereğli'yi satmış. 10-15 gün içinde, bu konuyu gündeme getireceğiz ve protokolün iptalini isteyeceğiz.
EREĞLİ HALKININ TEMSİLCİLERİNİ ÇAĞIRMADILAR
OYAK Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Savaş Erdem'in Karadeniz Ereğli'ye geldiğini, bazı sivil toplum kuruluşlarıyla toplantı yaptığını basından öğrendim. Kendini çok iyi yetiştirmiş, Türkiye'nin en büyük kuruluşlarından birinin yönetim kurulu başkanının protokol kurallarını bilmediğini düşünemeyiz. Kendisinden ne beklenirdi. En azından devletin temsilcisi mülki amir Sayın Kaymakam'a, Ereğli halkının temsilcisi, seçilmiş belediye başkanına, beşer dakika nezaket ziyareti yapar, çözümcül yaklaşımların altyapısını oluştururdu. Bu, aynı zamanda bir iyi niyet ve Ereğli halkının sorunlarının çözümü için ilk adım olurdu. Biz de bundan büyük memnuniyet duyardık. Ayrıca, halkın seçtiği belediye başkanının olmadığı bir toplantıdan hiç bir sonuç alınmayacağını da en iyi Sayın Savaş Erdem bilir.
OYAK'TAN HİÇ BİR ŞEY İSTEMİYORUZ; HUKUK YOLUYLA ALIRIZ
Ereğli Belediyesi olarak bizim OYAK'tan istediğimiz hiç bir şey yok. Altını çizerek söylüyorum. Ne kişisel bir beklentim olabilir ne de belediye olarak bir beklentimiz var. Biz belediye olarak hukuk yoluyla haklarımızı alacağımıza inanıyoruz. OYAK da eğer Belediyeden alacağı varsa hukuki yolları kullansın. Gelsin haczetsin, böyle giderse olacağı da bu. Hukuka saygımız var istediğini yapabilirler. Ereğli halkını, esnafını belediyeyi boğmaya devam ettiği sürece netice zaten böyle olacaktır. Taksit falan da istemeyiz. Elinizde ne varsa gelin.
Biz belediye olarak hukuk yoluyla alacağımızı takip ederiz. Ama ben seçilmiş bir belediye başkanı olarak halk adına talepte bulunuyorum. Halkın seçilmiş bir belediye başkanı olarak şunları istiyorum:
-Zehirli dumanlardan insanlarımız kanser, lösemi oluyor. Astım hastalıkları iyice arttı. Filtreler yenilensin, denizimiz cürufla doldurulmasın, ekolojik hayat tahrip edilmesin, cüruf dağları Ereğli dışında uygun depolara taşınıp üzeri betonla kapatılsın.
-Kuraklık halinde Ereğli halkının içme suyunun kesilmesine yol açacak ibare HES şartnamesinden çıkarılsın.
-Ereğli'de istihdam ve katma değer yaratıcı yatırımların sonuçlarından Ereğli halkı öncelikli olarak yararlansın. Ereğli’den kimseyi almıyorlar. Çevre illerden girenler var. Kırıkkale’den de geliyor. halbuki yetişmiş binlerce mühendisimiz var, hukukçumuz var.
-20 yıldır kadro bekleyen OYPA işçilerinin kadroları verilsin. Haksız işten çıkarılmalar durdurulsun.
EREĞLİ'NİN SEÇİLMİŞLERİ OLMADAN SONUÇ ALAMAZSINIZ
Siz toplantı düzenleyeceksiniz, Ereğli'nin seçilmişlerini, İl Genel Meclisi üyelerini, Belediye Meclis üyelerini çağırmayacaksınız. Ereğli'nin yerel temsilcileri onlardır. Demokrasinin olmazsa olmaz koşulu da budur. Bu şehre dair kararları ancak bu şehrin yöneticileri alır. Bu, evrensel bir kuraldır. Sizin toplantınızda Ereğli'nin seçilmiş yöneticileri yok.
BENİM İÇİM DIŞIM BİR VE HALKIN SAMİMİ SÖZCÜSÜYÜM
Bana kavgacı diyorlar. İlk defa da değil, yıllardır dillere pelesenk olmuş, bunu bir yıpratma aracı olarak kullanmak istiyorlar. Bu, gerçeği yansıtmadığı için de halkta karşılığı yok. Aslında konu ne biliyor musunuz! Ben her şeyi açıkça ve halkın gözü önünde söylüyorum. İçim dışım bir. Ve bütün haksızlıkları lafı dolandırmadan, kapalı kapılar ardında değil, büyük bir açıklık ve samimiyetle dile getiriyorum. Ve bunu yıllardır yaptığım için halk bana güveniyor ve yetki veriyor. Ben Ereğli'nin ve Ereğli halkının samimi sözcüsüyüm ve onların haklarını savunuyorum. Ben işin ününde değil, unundayım ekmeğindeyim. Ben sorun üreten değil, çözüm üreten tarafım. Halkın tarafıyım. Amacım Ereğli'nin geleceğini güvence altına alarak hizmet üretmek. Çocuklarımıza yaşanabilir bir kent bırakmak.
HERŞEYE RAĞMEN YUMRUĞUMU DEĞİL ELİMİ UZATIYORUM
Bir haksızlık gördüğünüzde müdahale etmezseniz önce hakkınızı sonra da şerefinizi kaybedersiniz ve sorunun o zaman tam bir parçası olursunuz. Halkımız yıllardır bana güvenerek yetki veriyorsa ben onlara güvendiğim ve onun samimi sözcüsü olduğum içindir. Buna aynen devam edeceğim. Ancak bu, uzlaşmacı olmadığım anlamına gelmiyor. Gerçekleri dile getireceğim. Halkın hakkını sonuna kadar arayacağım. Bunları söylerken yumruğumu değil elimi uzatıyorum. Çözüm için her zaman hazırım.
ASIL ÇÖZÜMCÜL YAKLAŞMAYAN SİZSİNİZ
Yani, kapalı toplantılar yapılıp, Ereğli'nin seçilmişlerini ve mülki amirlerini yok sayan bir anlayışla mı çözüm üretilecek. Asıl çözümcül yaklaşmama tavrı budur. Sorunları çözüyor'MUŞ' gibi davranmak yerine sorunları birlikte çözüme dönük katılımcı, şeffaf bir anlayışla bir araya gelelim.
Dedikoduların ortadan kaldırılması için de yalnızlaştırma arayışları yerine çözüme odaklanalım. 3. şahıslardan duyduklarımızla mı sorun çözeceğiz. Bize anlatacaklar sorun çözeceğiz.
KİMSEYE ÖZÜR DİLEME YETKİSİ VERMEDİM
Daha önce şunları söylemiştim:
'OYAK kentte yaşayan insanlara karşı, denizde yaşayan tüm canlılara, kuşlara, doğaya, toprağa karşı suç işlemektedir. Asıl olarak vicdanlarımızda suçludur. Başlangıçta ekonomik kalkınma ve çağdaşlaşma alanında çok önemli bir yatırım olan Erdemir, milli karakterini yitirdikten sonra adeta bir canavara dönüşmüştür. Bu topraklarda, gözü doymak bilmeyen bir canavar doğmuştur. Önce sanayiciyi, taşeronları, esnafı, kendi işçisini ve halkını yok etmektedir. Şimdi de suyumuza göz dikti. Denizimizi, havamızı kirleterek geleceğimizi, çocuklarımızı, torunlarımızı gözüne kestirdi. Bir koluyla havaya ateş, sinter dumanlarını püskürtüyor. Demir cevherini püskürtüyor. Diğer koluyla denizi cürufla dolduruyor. Bu canavara dur demek zorundayız. Bu canavarın beyni İstanbul’da. Ticaret, sac alışverişleri İstanbul’da. Gövdesi Ereğli’de. Kolları da hepimizin hayatına girmiş vaziyette.'
Evet, ne kadar doğru söylemişim. Özür dilenecek bir şey olmadığı gibi kimseye de benim adıma özür dileme yetkisi vermedim. Aynı sözleri tekrar ediyorum.
"BİRLİKTE BAŞARMAYI BAŞARMAK" İÇİN BİRLİKTE OLMAK LAZIM
Birlikte başarmayı başaralım, demişler. Birlikte başarmayı başarmak için önce birlikte olmalıyız. Sorunları üçüncü kişiler üzerinden değil yüz yüze gerçek muhataplarıyla çözebiliriz.
Büyük bir medeniyet üzerinde yaşıyoruz. Sorumluluk bilinciyle hareket eden vicdanının sesini dinleyen insanlar bir ve beraber olduğumuz sürece Ereğli'nin geleceğini isteyen platform üyeleri sorumluluklarının bilinciyle ve vicdanlarının sesiyle hareket ettikleri sürece bu sorunları daha kolay çözeriz. Gelecek kuşaklara söyleyecek bir sözümüz olur.
OYAK'IN SANAYİCİ KİMLİĞİ ÖNE ÇIKIYOR
Yaşanabilir bir kentten, temiz çevresi olan mutlu insanların yaşadığı bir şehirden eminim OYAK da memnun olur. Ordumuz her zaman yeniliğin, çağdaşlaşmanın öncüsü olmuştur. Ordumuz bağımsızlığımızın teminatıdır. Cumhuriyetin kurulmasında çağdaşlaşmasında ve ülkemizin korunmasında bizim güvencemizdir. Ordu mensuplarının her biri kahraman evlatlarımızdır. Halkın içinden çıkmış ordumuzun bu yönüyle de Dünyada eşi benzeri yoktur. Biz bugünkü OYAK yönetiminin, özelleştirme sonrasındaki sanayici kimliğinin de bu anlayışın temsilcisi olmasını isteriz. OYAK da Ereğli halkının korunması için, aynı anlayışı hayata geçirsin isteriz.
OYAK yönetimi Ereğli halkının temsilcilerini yalnızlaştırmaya çalışarak mı sonuç alacak.
KAHRAMAN ORDUMUZUN ARKASINA SIĞINMAKLA OLMAZ
Kurtuluş Savaşı'nda ilk deniz zaferini kazanan Ereğli, bugüne kadar pek çok kahraman evladını şehit verdi. Bu kent şehitlerini unutmaz, gazileriyle övünür. O nedenle kimse, tarihe destanlar yazmış kahraman ordumuzun arkasına sığınarak Ereğli'nin ve Ereğli halkının sorunlarını örtbas etmesin. Ereğli'nin denizini, havasını kirletmesin, yükümlülüklerini yerine getirsin.
Miş gibi, muş gibi yaklaşımlarla çözüm üretilmez. Bütün bunlara rağmen yumruğumu değil elimi uzatıyorum. Sevgi Barış ve Dostluk kentinin bir temsilcisi olarak, sevginin, barışın ve dostluğun bu şehirde Erdemir ilişkisinde de egemen olmasını diliyorum.
EMLAK VERGİSİNDE HATA VE EKSİKLER BÜYÜK
2019 yılına kadar Erdemir tarafından hazırlanan emlak vergisi beyannameleri incelenerek eksik ve hatalar tespit edildi ve düzeltilmesi için resmi yazı ile Erdemir’e bildirildi. Erdemir’in olumsuz cevabı üzerine Belediyemiz tarafından oluşturulan komisyon tarafından, fabrika alanı içinde yerinde inceleme, tespit ve ölçümler yapıldı; tutanak ile imza altına alındı. Eksik ödenen emlak vergisi, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri neticesinde geriye dönük 5 yılı kapsayacak şekilde ele alındığında, yüzde yüz emlak vergisi artışı oluşması öngörülmektedir. Koskoca Erdemir ise bize 7 trilyon emlak vergisi veriyor. Bizim 3'te birimiz kadar sahası olan Kardemir 12 trilyon emlak vergisi veriyor. Eğer bu ülkede adalet varsa hukuk varsa bu hakkımızı onlardan alacağız, bırakmam. Belediye meclis üyelerimizle birlikte Ereğli halkının haklarını korumaya devam edeceğiz.
HAVA KİRLİLİĞİ PARASI DA VERMESİN
Piyasada çok yaygın bir laf var. 'Halil Posbıyık kirlilik parasını alırsa zaten geri çekilir.' Yok böyle bir şey, istemiyorum. Erdemir’den lütuf beklemiyorum. Hava kirliliği parasını da vermesin. Sayın Savaş Erdem’e buradan sesleniyorum; açık ve net olarak söylüyorum; emlak vergisi de vermesinler ama ben alacağım. Geçmiş dönemde belediye avukatlarını mahkemeye göndermediler; bir tek kelime yüzünden Anayasa Mahkemesi'nde bu hakkımızı kaybettik. Elektrik ve Havagazı Tüketim Vergisi yasa gereği tüm vatandaşların tükettiği elektrik bedeli üzerinden ödediği bir vergidir.
TABİİ Kİ BENİ KARŞINDA GÖRMEK İSTEMEZSİN; GERÇEKLERİ ANLATACAĞIM
Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde Elektrik ve Havagazı Tüketim Vergisi ödemeyen tek kuruluş Erdemir'dir. Bu gerçekleri kim anlatacak sana. Bu işin sahibi anlatacak. Tabii ki beni karşında görmek istemezsin. Ben zaten oraya çağırsan da gitmem. Ben Ereğli halkının belediye başkanıyım. Sen bana nezaket ziyaretine geleceksin. Protokolde yoksun ki! İstediğin kadar büyük kuruluşun sahibi olan yönetim kurulu üyesi ol. Bana gelmemen çok önemli değil. Ama ben seçilmiş belediye başkanıyım. Ereğli halkının belediye başkanıyım. Ereğli halkını ziyarete gelecektin. Tekrar ediyorum yine Ereğli halkını insan yerine koymuyorsunuz. Belediye Başkanını ziyaret etmemek demek, Ereğli halkını tanımamak demektir. Bizi tanımayanları biz de tanımayız.
BİZE VERGİLERİNİ ÖDEMİYOR
Elektrik ve Havagazı Tüketim Vergisi ile ilgili olarak Erdemir'i, iki başlık altında ele alalım.
Birincisi; Erdemir, üretim faaliyeti sırasında ortaya çıkan havagazını kullanarak ürettiği elektrik enerjisini tüketiyor. Bu, yaklaşık toplam tüketiminin yüzde 25- yüzde 35'i oranında.
İkincisi; ürettiği elektrik enerjisinin yeterli gelmemesi sebebiyle, elektrik tedarik firmaları üzerinden elektrik enerjisi satın alıyor. Bu da yaklaşık toplam tüketiminin yüzde 65-75'i oranında.
Ama bu vergileri bize vermiyor. Devlete vergisini, KDV'sini ödüyor ama bizimkileri bugüne kadar uyutmuş kenara atıyor. Halbuki vergi vermek zorunda. Kardemir, İsdemir, hepsi veriyor.
Birinci başlıkla ilgili hukuki aşamalarda Erdemir, Danıştay’a kadar olan süreçte tüm mahkemeleri yanıltmak çabası sergilemiş, ancak hepsini kaybetmiştir. Sonrasında benim görevde olmadığım dönemde Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkını kullanmıştır. Anayasa Mahkemesi özetle, verginin ödenmesi gerektiği, ancak matraha esas satış ilişkisi olmadığı gerekçesiyle matrah belirleme konusunda dosyayı yerel mahkemeye geri göndermiştir. Ama bizim tarafımızdan mahkemeye matrahı söyleyecek bir kişi yok. Bir tek 'matrah EPDK’da' diyecek. Ama bu savunma yapılmadığı için Anayasa Mahkemesi'nde kaybedildi. Her şey bitti mi hayır. Danıştay’a gönderildi. Savunmamızı yapıyoruz. Başaracağımıza da inanıyoruz.
"BEN KULLANDIM" DEYİP SATMIŞ; MAHKEMEYİ YANILTMIŞ
Bu konu ile ilgili belediyemiz tarafından elde edilen bilgi ve belgeler var. Erdemir’in kendi kullandığını iddia ederek mahkemeleri yanılttığı ve ürettiği elektrik enerjisini sattığı hususunda deliller elde edilmiştir. Süreç belediyemiz tarafından titizlikle takip edilecektir.
İkinci başlıkla ilgili olarak da hiçbir hukuki gerekçe ve sebep olmamasına rağmen, Erdemir'in satın alarak tükettiği elektrik enerjisinin vergisi de bu firmalar tarafından belediyemize ödenmemektedir. Bu konuyla ilgili Erdemir hangi firmadan elektrik aldığını dahi açıklamamaktadır. Belediyemizin yaptığı araştırmalar, ulaştığı bilgi ve belgeler Erdemir'in kendi tedarikçisi olduğu yönündedir. Eğer değil ise kamuoyuna bunu açıklaması gerekmektedir.
HES PROTOKOLÜ, EREĞLİ'NİN SUYU İÇİN İDAM FERMANI
2018 yılında, önceki dönemde hazırlanan VE DSİ-ERDEMİR-KDZ. EREĞLİ Belediyesi arasında imzalanan PROTOKOL ile Ereğli halkının su hakkı gasp edilmiştir. Bu protokol Ereğli halkının suyu için bir idam fermanıdır. Diyor ki; kuraklık halinde ilk Ereğli halkının suyu kesilir; enerji üretimine devam edilir... Ereğli Belediyesi Delihakkı’daki kuyuları işler tutsun. Su kesilince oradan alsın veya Gülüç ırmağından alsın, diyor. Ya mübarekler, eğer ben Dilihakkı ve Gülüç’ten su alsam, su bana yetse, Erdemir ile protokol yapıp parayla su alır mıydım. Ama protokole uyacaksınız, aynen dedikleri bu. Delihakkı'daki kuyular bitmiş vaziyette. Arkadaşlar, bakın çok dikkat edin, bugünlerde bu işler hafif gelebilir. Ama bu memlekette 2 saat su kesildiği zaman ne olabileceğini düşünün. Bugün sesini çıkarmayanların yarın boynu aşağı inecek ve yüzleri kızaracak. Hayatım boyunca bunları gördüm. Özelleştirmede, yüzde 35’te hep karşı çıktım. Kavga ediyor, dediler. Beni yıpratmak için kavga ediyor, diyorlar. Ben niye kavga edeyim. Başka işim yok mu! Ben devamlı tehdit alıyorum. Geçenlerde bir general telefon ediyor 'Ordu ile niye kavga ediyorsun' diye. 'Ordu bizim başımızın tacı' dedim. Ereğli’de sizi ağırlayayım. Benim torunlarımı, çocuklarımı, halkımı nasıl kanser yaptıklarını size göstereyim, dedim.
HÜSEYİN UYSAL NİYE İMZALADI, BİLEMEM
Teslim mi olayıyım, Ereğli halkını teslim mi edeyim. Yarın suları mı kesilsin halkın. Sadece kuraklık zamanı, demiyor. Bypass işlemleri olduğu zaman, boru değişimi sırasında yine suyu kesecek. Bu bir idam fermanıdır. Bunu benden önceki belediye başkanı niye imzaladı, ben onu bilemem. İşin garip tarafını imzalara dikkat ederseniz Erdemir Genel Müdürü hem kendisi miza atıyor, hem teknik yardımcısı imza atıyor. Belediye tarafında bir tek Hüseyin Uysal’ın imzası var. Göreceksiniz dosyada. Neden niye, o imza kolay bir imza değil. Belediyede su konusunda uzman arkadaşlar var. Bu arkadaşlardan birine sorsa 'Ne yapıyorsun sen' der.
Bu protokolün hiçbir vicdani ve hukuki açıklaması yoktur. Ereğli halkının yaşam hakkı her türlü ticari kaygının üstündedir. Halil Posbıyık olarak hukuki mücadelenin sonuna kadar takipçisiyim.
PLATFORM OLARAK TOPLANDIK
Platform olarak dün akşam toplandık. Birinci şartımız bu protokolün iptal edilmesi. Önümüzdeki günlerde bunun mücadelesine başlayacağız. Tekrar broşürler bastıracağız. Millet rahatsız olabilir. Rahatsız etmek için söylüyoruz zaten. Savaş Erdem, ben 'Canavar' benzetmesi yaptım diye kızmış. Ben tekrar ettim bugün. Bir de şuna kızıyormuş; şimdi tekrar ediyorum: Özelleştirme olmasın diye büyük gayret gösterdik. Yine kavgacı diye arkamıza takılmayanlar oldu ama ileride ne kadar haklı olduğumuz ortaya çıktı. Yüzde 35’te ne kadar haklı olduğumuz ortaya çıktı. Özelleştirme yapıldı, OYAK alınca Ereğli’de bayram havası esti. Milli bir kuruluş aldı diye sevindik ama inanın ben söylemiyorum, halkın arasında dolaşıyorum. Onlar Ankara’da koltuklarında oturuyor ama halk diyor ki; keşke, diyor OYAK almasaydı da Amerikalılar, Fransızlar, İtalyanlar alsaydı burayı... Bize bu kadar zulüm yapmazdı. Sayın Erdem rahatsız oluyormuş. Rahatsız olsun diye bir daha söylüyorum. Çünkü Ereğlililerin içi yanıyor. Çok rahatsızız. Onlar da rahatsız olsunlar, bu laf söyleniyor Ereğli’de, ben söylemiyorum.
3 BELEDİYE 3 ERDEMİR ÇALIŞANI BULUŞSUN, YARIM SAATTE ÇÖZERLER
Erdemir bizim canımız çiğerimiz; ben 20 yıl Erdemir’de çalıştım. Erdemir’e karşı değiliz. Erdemir gelsin HES’i yapsın, o su boşu boşuna akmasın. Hem de daha büyüğünü planlasın, planları projeleri biz yapalım. Makinelerimizi, vidanjörümüzü göndereyim oraya. Eğer Ereğli’de büyüme olacaksa imar planlarını, imar tadilatlarını gece gündüz yapmaya hazırız. Erdemir-Ereğli bütünleşmiş. Ama ne oluyor biliyor musunuz, Savaş Bey duysun; alt kademedekiler Savaş Erdem ve Yönetim Kurulu'na yanlış bilgi veriyor. Belediyeciliği bilmiyorlar. Bilseler bile bugüne kadar yaptıkları hatalı bilgilendirmelerle Erdemir ve Ereğli halkının arasını açtılar. Korkuyorlar; doğruları yukarı bildirmiyorlar, sadece mahkemeye dava açma yoluna gidiyorlar. En fazla hukukçular çalışıyor. Platform temsilcilerinin bana anlattığını göre Savaş Bey anlatılanlar üzerine 'Ben bunları bilmiyordum' demiş. Daha çok bilmediği iş var. 3 belediye 3 Erdemir çalışanı istedikleri yerde toplansınlar, ben gitmeyeyim toplantıya, yarım saatte sorunların hepsi yüzde yüz çözülür.
18'İNCİ MADDE NEDİR BİLMİYORLAR
Savaş Erdem ve yardımcısına doğru bilgi gitmiyor aşağıdan, çok yanlışlıklar yaptılar. Yukarıdakiler hiçbir şey bilmiyorlar. Bilmedikleri için ipi sürekli geriyorlar. Gerilsin biz hazarız. Biz geri adım atmayız. Biz şerefli insanlarız, biz meclis üyelerimle çalışanlarımla birlikte adım adım bu işi takip ediyoruz. Alt kademedekiler yanlış yaptıklarını bildikleri için, işten atılırız diye yukarı bilgi vermiyorlar. Demir çelik envanterini bilmiyorlar. 1,5 – 2 aydan beri 12 kişilik bir ekip demir çelikte çalışıyor ellerinde bilgi yok, bizden alalım, diyecekler. Dünyadan haberleri yok. 18'inci madde nedir bilmiyorlar. Fabrika içinde vatandaşın, hazinenin, belediyenin yeri var. Yukarı hep yanlış bilgiler gidiyor.
ÖZEL ENDÜSTRİ BÖLGESİ İÇİN BİZİMLE İPLERİ BİLEREK GERİYORLAR
Geldik şimdi en önemli bilgiye; Endüstri Bölgesi Kanunu, sanayicinin bakir alanlar üzerine kuracağı tesislerin uzun zaman alan bürokratik süreçleri hızlandırmak amacıyla çıkarılır; bu yönüyle faydalı bir kanun.
Kanunun ikinci bölümünde yer alan Özel Endüstri Bölgesi ise mevcutta kurulu sanayi tesislerinin büyümesini sağlamak üzere çevresinde bulunan ve bürokratik olarak uzun zaman alan istimlak işlerinin hızlandırılması için çıkarılmış.
Erdemir zaten senelerdir kullandığı ve büyümesi konusunda bürokratik herhangi bir engel bulunmadığı halde, kendi sınırları içinde bulunan hazineye ait 2.085.000m², belediyeye ait 12.650m² ve şahıslara ait 14.000m² alana, devlete kamulaştırma bedelini ödeterek bedava sahip olma peşinde. Hazineye ait 2.085.000m² alanın rayiç bedeli yaklaşık 4.5 milyar TL, yani eski parayla 4.5 katrilyon lira civarındadır.
BU AÇIKÇA PEŞKEŞ ÇEKMEKTİR
Özel Endüstri Bölgesi olduğu anda tüm vergi ve harçlardan kurtulma peşinde. Erdemir yıllık 6.5 milyar TL net kar açıklamasına rağmen, vatandaşın devlete ve belediyemize ödediği hiçbir vergiyi ödemek istemiyor.
Bu peşkeş çekmedir. Açık söylüyorum. Hazineye ait yerleri komple peşkeş çekecek. Belediyenin ve vatandaşların yerlerini de bedavaya kapatacak. Özel Endüstri Bölgesi olursa Belediyeden ruhsat, iskan almayacak. Bağımsız bir bölge olacak. Ereğli’ye ne verecek; dumanını... Cürufunu denize atacak, halkın suyunu kesecek.
Sayın Savaş Erdem Bey, sayın Toker bey, lütfen kulağınızı bana verin. Bizimle yüz yüze görüşmüyorsunuz, tenezzül etmiyorsunuz. Ereğli ne olacak, küçük bir ilçe, sen de göbeğine fabrikayı koymuş zehirliyorsun. Devamlı belediyeyle hır çıkarıyorlar. Kaymakam beye de gittim; 3’er kişilik ekip kurulsa bu iş yarım saatte çözülür. Biz barıştan yanayız. Erdemir için her türlü fedakarlıkta bulunabiliriz. Bizim ekmek kapımız. Bizim canımız ama bizimle görüşmüyorlar, devamlı gerginlik yaratıyorlar. Ne için biliyor musunuz, bunu da ilk defa açıklıyorum. Bütün meseleleri bizi sürekli Çevre Bakanlığı'na, İl Çevre Müdürlüklerine şikayet etmek: “Ruhsatımızı vermiyorlar, planlarımızı çıkarmıyorlar, belediye bize engel oluyor, büyük yatırım yapacağız" diye... Bize belediye bunu yaptığına göre ne olur bizi özel endüstri bölgesi yapın, bakanlığa ruhsatları falan alın... Israrla bunun üzerinde duruyorlar. Bizimle asıl görüşmemelerinin nedeni o . Devamlı bizi şikayet ederek, özel endüstri bölgesi ilan ettirmeye çalışıyorlar. Bizi uyuyor, sanıyorlar. Bizim ruhsat vermek, iskân vermek ile ilgili asla sıkıntımız olamaz. Yapı Denetim Kurulu ayrılmış, istifa etmiş. Yeni Yapı Denetim Kurulu'na başvurmaları gerekiyor. Başvuru için projede teknik hataları var, yazı yazıyoruz, 'gelin düzeltin' diye. Gelmiyorlar, düzeltmiyorlar. Gelmemelerinin nedeni Ereğli Belediyesi işimizi yapmıyor, demek için... Çevre Bakanlığı, bizi Özel Endüstri Bölgesi yapalım. 4.5 katrilyonluk araziyi, halkın yerini bedavaya alalım, diyorlar. Sizi temin ederek söylüyorum. Belediye'nin hiçbir eksiği yoktur ve elinden geldiği kadar Erdemir’e yardım etmektedir. Savaş Erdem'e söylüyorum. Sen Özel Endüstri Bölgesi'ni çıkarırsan belediyenin anahtarını sana teslim edeceğim. Belediye'nin gelirleri tamamen gidiyor.
ERDOĞAN'DAN RANDEVU TALEP EDECEĞİM
Bu konuda önümüzdeki günlerde Sayın Cumhurbaşkanımızdan da -kendisi Ereğli’yi sever, Ereğli’yi takdir eder- randevu talep edeceğim. Bu konulardan haberi olmadığını biliyorum. Önümüzdeki günlerde Sayın Cumhurbaşkanımızdan randevu talebinde bulunacağım. Eğer beni kabul ederlerse ki edeceğini zannediyorum. Beni tanırlar kendileri... Kendisine bu konuları aynı şekilde brifing verip anlatacağım. Bu işten dönmek yok. Bu işi sonuna kadar platformla beraber götüreceğiz. Dün aksam ant içtik beraber. Platformda siyaset yok. Ereğli meselesinde birleştik. Bütün siyasi partilere şükranlarımı sunuyorum, teşekkür ediyorum. Platformda hiçbir problemimiz yok ve Allah’ın izniyle bu işi daha iyi noktaya getireceğiz.
Gündem
Güncelleme Tarihi: 04 Aralık 2019, 23:47