Genel Maden İşçileri Sendikası tarafından organize edilen ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin yoğun ilgi gösterdiği program, İstasyon Caddesinden başlayan yürüyüşle
GMİS Genel Başkanı Eyüp Alabaş, Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem Akdemir, CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, CHP Zonguldak İl Başkanı Halil Fırat, CHP Eski Kdz. Ereğli Belediye Başkanı Hail Posbıyık, TMMOB Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şube Başkanı Erdoğan Kaymakçı ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin katılımları ile Madenci Anıtında son buldu.
Saygı duruşu ile başlayan programda konuşan Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS ) Genel Başkanı Eyüp Alabaş ,Emeğin Başkenti Zonguldakımızın, sevgi dolu, cesur, yiğit, mücadeleci insanları, Günlerdir sürdürülen gerginlik, baskı, tehdit sözleriyle ve gösterileriyle 1 Mayıs İşçi Bayramımızın coşkusunu kırmak isteyenlere aldırmadınız. dedi.
Alabaş, Bugün bir kez daha Emeğin Başkentine, madencilere, emekçilere yakışanı yaptınız, Türkiyeye ve dünyaya örnek olduklarını ifade ederek konuşmasını şu şekilde sürdürdü.
Tüm dünya işçilerinin, emekçilerinin Uluslararası Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü olan 1 Mayıs İşçi Bayramımız kutlu olsun.
Bugün, Türkiyenin ve dünyanın dört bir yanında meydanlardayız. Ülke, ulus, ırk dil, din mezhep, cinsiyet, siyaset, inanç, meslek gibi hiçbir ayrım gözetmeksizin;
İşçiler, emekçiler olarak bir aradayız. İşverenlere, patronlara, Hükümetlere, yönetenlere, dosta-düşmana; Birliğimizi, beraberliğimizi, dayanışma ve mücadele gücümüzü gösteriyoruz.
124 yıldır, gücümüze güç katıyoruz. Kölelik düzenine kadar uzanan bu emek mücadelesi 1886 yılında 8 saatlik iş günü mücadelesiyle tüm dünyaya mâl oldu. Amerikada Chicagoda bu mücadelenin meşalesini yakarken katledilen işçi önderlerimizi, 1 Mayıs 1977 tarihinde Taksimde yaşanan katliamda hayatlarını kaybeden arkadaşlarımızı, tüm 1 Mayıs Şehitlerimizi, Zonguldakta mücadele tarihimize adını yazdıran Genel Başkanımız Şemsi Denizeri, ülkemizde ve dünyada bu mücadeleye katkı veren tüm önderlerimizi, saygıyla, şükranla, rahmetle anıyoruz.
Zonguldak, tarihinin en sıkıntılı dönemlerinden birini yaşıyor.150 yılı aşkın zamandır ülkesine, milletine değer yaratan, kaynak aktaran ve haklı olarak Emeğin Başkenti sıfatını kazanan Zonguldak, yaklaşık 10 yıldır sürekli küçülüyor ve göç veriyor. Küçücük bir mahalle iken Türkiyenin dört bir yanından gelerek 3 il olacak kadar büyüttüğümüz Zonguldak, bir kasabaya dönüştürülmek isteniyor. Emeğin Başkenti Zonguldakta ilk kez emekli sayısı çalışan sayısını geçti.150 bini aşkın emeklimiz, 120 bin civarında işçi, memur, esnaf,
isteğe bağlı sigorta ödeyen aktif sigortalımız var. Bölgemiz ekonomisine yön veren Türkiye Taşkömürü Kurumu, tarihinin en düşük sayıda işçisiyle, en düşük üretimini yapıyor.
TTK küçülüyor. TTKnın candamarı ÇATES satılıyor. Yeni sektörlere de yatırım yapılmıyor.
Bölge müdürlüklerimiz kapatılıyor. Türkiyeyi karayolları, demiryolları, hava yolları ağı ile örmekle övünen Hükümet, Zonguldaka ulaşımı kolaylaştıracak yatırımları yapmıyor.
Karınca hızıyla göstermelik çalışmalar yapılıyor. Ulaşım sorunu olan bölgemize yatırımcı gelmiyor. İnsanlarımız işsiz, gençlerimiz göç ediyor. Zonguldakta kalmak isteyen gençlerimiz, taşeron şirketlerde, asgari ücretle köle gibi çalışmaya zorlanıyor. Zonguldak, çöplüklerden yiyecek arayan insanlarla haber olacak duruma geldi.
DEĞERLİ KARDEŞLERİM,
Biz bunu hak etmiyoruz. Bakınız, bu en kötü halimizle bile Türkiyeye kaynak aktarıyoruz.
İnanılır gibi değil ama gerçek bu. Türkiyede 81 il arasında, devletin genel bütçesine verdiği katkı kadar yatırım alamayan 12 il var ve bunlardan biri Zonguldak. Evet, Zonguldak verdiği verginin karşılığı kadar yatırım alamıyor. Zonguldaktan alıyor, başka illere yatırım yapıyorlar.
Bizim gençlerimiz oralara göç ederek çalışmak zorunda kalıyor. 2002 yılından bu yana Bakansız bırakılan Zonguldak, göz göre göre eritiliyor. Zonguldak, şehir olmaktan çıkarılmak isteniyor. Sevgili madenciler, değerli işçi kardeşlerim, emekçi dostlar,
Zonguldakta 1 milyar tonun üzerinde kömür var. Zonguldak bugün devlete, millete verdiğinin çok daha fazlasını verebilecek potansiyele sahip. Ama siyasi iktidar, bu gerçeği bile bile sessiz kalıyor. Türkiye Taşkömürü Kurumunun 2010 yılında istediği 1500 işçiyi almadılar. 2013 yılında bu sayı 3 bin 200e yükseldi, yine almadılar. Bugün ihtiyaç 3 bin 500ü geçti ve ilgili Bakanlıklar, Hükümet sessizliğini koruyor. Her geçen gün kömür ithalatına ödediğimiz para artıyor. Taşkömürü ithalatına ödenen para 5 milyar dolara dayandı. Kömürümüz yeraltında, işsizimiz yer üstünde bekliyor.
Nitelikli elemanlarımız,166 yıllık birikimimiz var.TTK, kapasitesinin üçte biriyle çalıştırılıyor,
özel sektöre de destek verilmiyor. Çünkü uluslararası şirketler, bizim kömür üretmemize izin vermiyor,hem onlar kazanıyor, hem ithalatçı yandaşlar kazanıyor. Ama Türkiye borç batağına sürükleniyor. Bakınız 1948den bugüne TTKnın ürettiği düşük kalorili atık kömürü değerlendiren ve enerji üreten ÇATES, borç batağındaki devlet tarafından satılıyor. ÇATES A ve ÇATES B, 1948 yılından bu yana hiç zarar etmedi. Hem ÇATES kazandı, hem TTK kazandı, kendi kaynaklarımızı değerlendirdik ve ülke ekonomisi kazandı.
SEVGİLİ ZONGULDAKLILAR,
Zonguldak, Türkiyedir.Zonguldak neyse Türkiye odur.Bakınız bu halimizle bile Türkiyeye kaynak aktarıyoruz dedik. Biz sessiz kaldıkça, onlar bizden alıyorlar, satıyorlar. Türkiye zor durumda, bize yandaş medya ile başka şeyler anlatıyorlar. Türkiye, ürettiğinden fazlasını tüketiyor. Dış ticaret açığı 100 milyar dolara,Cari açık 60 milyar dolara dayanıyor.
Bu düzen borçla,sıcak parayla ödenen faizlerle devam ediyor. Her yıl yeni borç bulma mecburiyeti var. Türkiyenin dış borcu 385 milyar dolar civarında. Türkiyenin iç borcu yaklaşık 200 milyar dolar. Bu borçlar bizim üzerimizde. Türkiye borçlu, biz borçluyuz.Türkiye uluslararası bankalara, çok uluslu şirketlere, emperyalist tekellere borçlu.Esnaf, emekli, sabit gelirli çalışan halkımız bankalara borçlu. Artık IMFye ihtiyaç yok, bankalar mahallelerimize kadar girdi. Türkiyeyi emperyalist şirketlerin oyuncağı yaptılar.
Yandaşlar kazanacak diye bizleri açlığa, yoksulluğa, sefalete mahkum ediyorlar.
Değerli emekçiler, Zonguldak Emeğin Başkentidir.
Emeğin Başkentini gözden çıkartmak, Türkiyede emekçiyi gözden çıkarmaktır. Tam da öyle yapıyorlar. 2002 yılından bu yana Türkiye hızla Taşeron Cumhuriyetine dönüştürülüyor. Kamu ve özel sektördeki çalışan taşeron işçi sayısı 2 milyon 500 bine dayandı. Türkiyede sendikalı işçi sayısı 1 milyonun altında. Toplu sözleşme yapabilen işçi sayısı 700 bin civarında. Örgütlenmek isteyeni işten atıyorlar.Artık devlet memurunun işini bile taşeronlara yaptırıyorlar. Taşeron demek kölelik düzeni demektir.Şimdi Özel İstihdam Büroları ile işçileri satılık modern köleye dönüştürmenin hukukunu yaratmaya çalışıyorlar.İş güvencesi yok, kıdem tazminatı yok, düzenli maaş yok, 12-14 saat çalışma var.Can güvenliği yok, sigorta işverenin keyfine göre, sendika yok, toplu sözleşme yok, gelecek güvencesi yok.
Bakınız, bu uygulamaların hepsi Zonguldakta var.Emeğin Başkentinde bunlar oluyorsa, Türkiyeyi anlamak zor değildir. Türkiyeyi 200 yıl öncesine götürmek istiyorlar.
Biz, Zonguldaklılar olarak, madenciler olarak bunları 1848den 1924e kadar yaşadık. Fransızın, İngilizin, Almanın doğrudan zulmünü gördük.Atalarımız, açlık, sefalet, yoksulluk içinde öldüler. Sonra Osmanlı İmparatorluğu dağıldı ve Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının öncülüğünde verilen Kurtuluş Savaşı ile kendimizi bulduk.
Cumhuriyeti bugünlere taşıdık. Biz bu vahşi kapitalizme dönüşe, ülkemizi parçalanmaya götürecek bu ekonomik politikalara izin vermeyeceğiz.
DEĞERLİ EMEKÇİLER,
Bunlara izin vermeyeceğimizi biliyorlar. Demokrasinin olduğu ortamda bunları yapamayacaklarını biliyorlar. Şimdi aynen kölelik döneminde olduğu gibi devleti egemen güçlerin baskı aracına dönüştürmeye, bunun hukukunu yaratmaya çalışıyorlar.Başkanlık sistemi, MİT Yasası, dar bölge gibi düzenlemelerle zemini hazırlıyorlar. Baskı, tehdit, şantaj, gaz, tomayı meşrulaştırmak için toplumu tahrik ediyorlar. Seçimlerde aldıkları oylardan cesaretle, bu yeni süreci hızlandırıyorlar.Baskı, şiddet, sansür ile emek sömürüsünü sürdürmeye çalışıyorlar. 2010, 2011, 2012 yıllarında 1 Mayısın Taksimde bayram havasında kutlanmasından kimler rahatsız oldu? Şimdi niye bahane üretiliyor? Çünkü şiddet meşrulaştırılmaya çalışılıyor.
DEĞERLİ EMEKÇİLER,
Korkulan, bizim birliğimiz, beraberliğimizdir. Bunun içindir ki, emekçileri bölmek, yandaş yaratmak için her yolu deniyorlar, deneyecekler. Bizi birbirimize düşürmek isteyecekler.
Çünkü, başka türlü bizi köleleştiremezler,kıdem tazminatımızı,emeklilik hakkımızı kısıtlayamazlar, emekli maaşlarımızı düşüremezler.Biz bu tarihi biliyoruz. Biz bunları ağır bedeller ödeyerek öğrendik. Biz buna izin vermeyeceğiz.
DEĞERLİ KARDEŞLERİM,
Buradan Hükümeti, Adalet ve Kalkınma Partisinin kadrolarını, onların Zonguldaktaki temsilcilerini uyarıyoruz. Zonguldak, Türkiyenin aynasıdır.Zonguldak, Türkiyenin sanayisine yön vermiştir ve yön verecek potansiyele sahiptir.Zonguldak, Emeğin Başkentidir, emekçilerin önderidir. Zonguldakı gözden çıkarmak, Türkiyeyi gözden çıkarmaktır.
1990 yılında Zonguldakı boşuna hedef yapmadılar. 1994 yılında maden ocaklarımızı, Kardemiri, Erdemiri hedef yapanların bir amacı vardı.2002 yılından bu yana sürdürülen sinsi politikalarla TTKyı küçültmek, ÇATESe el koymak bu sürecin devamıdır.
Hedef, ülke sanayisidir.Hedef, üretim ekonomisidir. Bunu başarabilmelerinin yolu da emekçileri sindirmekten, susturmaktan geçiyor. Buna izin vermeyeceğiz.
DEĞERLİ EMEKÇİ KARDEŞLERİM,
Alabaşın konuşmasının ardından sahneye çıkan sanatçı Edip Akbayram birbirinden güzel şarkıları ile mitinge gelen vatandaşları coşturdu.
Güncelleme Tarihi: 01 Mayıs 2014, 15:06