Atatürkçü Düşünce Derneği Kdz. Ereğli Şubesi 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla kutlama mesajı yayınladı. Mesajda şu ifadelere yer verildi;
Meydan muharebesi, sadece karşı karşıya gelen iki ordunun çarpışmasıdeğildir. Ulusların çarpışmasıdır. Meydan muharebesi, ulusların tümvarlıklarıyla, bilim ve fen alanındaki düzeyleriyle, ahlaklarıyla, kültürleriyle,kısacası tüm maddi ve manevi güç ve erdemleriyle her türlü araçlarıylaçarpıştıkları sınav alanıdır
Büyük Zaferin 2. yıldönümünde,zaferin kazanıldığı Dumlupınarda yaptığı konuşmada ebedi Başkomutanımız GaziMustafa Kemal Atatürk 94 yıl önceki başarımızı böyle anlatıyor. Birinci Paylaşım Savaşı sonrasıdayatılan Sevr Anlaşmasını tanımayarak Mustafa Kemal Paşa önderliğinde kutsalbir mücadeleye giren Türk ulusunun, zaferini ilan ettiği andan itibarenülkemizi yağmalama girişimleri hüsranla sonuçlanan emperyalistler, buyenilgilerinin öcünü alma girişimlerine hiç ara vermediler. Nitekim BüyükZaferi tescil eden Lozan Antlaşması sonrası Lord Curzon İsmet Paşaya bu emeliniaçık bir şekilde ifade etti. 15 Mayıs 1919 günü İzmirlimanında kukla askerlerin üniformalarıyla başlayıp 9 Eylül 1922 tarihinde yineİzmirde noktalanan macera artık başka araçlar kullanılarak sürecekti.Tekelleri, banka ve sigorta şirketleri, ajanları, TV kanalları, akıl hocaları,işbirlikçileri yeni savaşın araçları olacaktı. Türk ulusu tüm varlıklarıyla, bilim ve fen alanındaki düzeyleriyle, ahlaklarıyla,kültürleriyle, kısacası tüm maddi ve manevi güç ve erdemleriyle yeni ve bitmez tükenmez bir saldırıya hedefolacaktı. Bu tehlikeyi çok iyi bilenAtatürk Bundan sonra çok önemlizaferlere kavuşacağız. Ama bu zaferler süngü zaferleri değil, iktisat, bilim vekültür zaferleri olacaktır diyecek ve devrimleri gerçekleştirecek,devrimlerini Gençliğe Hitabe ve Bursa Nutkunda açıkça belirttiği gibi gençliğeemanet edecekti. Doğaldır ki emperyalizmin hedefinde de devrimlerimiz, ulusalbağımsızlığımız ve çağdaş laik cumhuriyetimiz olacaktı. Ne acıdır ki 66 yıldır dahili ve harici bedhahlar aracılığıile her geçen gün adım adım hedeflerine yaklaştılar. Bu sinsi saldırı 14 yıldıraçıkça ilan edilerek bütünkalelerimize girilmesi noktasına getirildi. Şimdilerde inlerine gireceğiz diye yırtınanlar ne istedilerse verdiler. Sonuçta 30Ağustosun muzaffer ordusunun içine sızdırılmış hainleriyle Türk ordusuna darbeyapıp binlerce yıllık ordu geleneklerimizi yıktılar. Türk askerinin kafasınaçuval geçirilmesine ses çıkarılmayarak atılan ilk adımlar, Silivri zindanınaonlarca general, yüzlerce subayın doldurulması, yüzlerce şerefli subayıncasusluk suçlaması ile yargılandığı sırada kozmik odalarına girilmesiyle sürdü. Sonuçta ihanetin hangi boyutlaraulaştığını 15 Temmuz 2016 gecesi acı bir şekilde yaşadık. Ne var ki faturaiçten çökertilmiş ordumuza çıkartılırken yüzlerce yıllık askeri okullarkapatıldı. Komuta kademesi dağıtıldı. Kafaya çuval geçirilmesine sessizkalmayla çıkılan yol, GATAda başına türban geçirilmiş başhekime sessizkalınmasına kadar geldi.Şeyhler, dervişler, mensuplar ülkesi olmayacağımıza inanırken,silahlı kuvvetlerimizin, adalet sistemimizin, polisin, eğitimin, sporun vehayatın her alanının cemaat mensuplarınca ele geçirildiğini, cemaat imamlarıncayönetildiğini acı bir şekilde gördük. Terörist başına sayın denerek çıkılan yol, İmralıüzerinden Osloya ulaştı ve terör örgütünü rahatsız eden yöneticilerin görevdenalınması sözleri ve şehirlere doldurulan patlayıcıların görmezden gelinmesi,yüzlerce yurttaşımızın katledilmesi, gencecik polislerimizin ve askerlerimizinal bayrağa sarılı tabutlar içinde yoksul gecekondulara dönmesine ulaştı. İsraile verilmek istenen Suriyesınırı yolgeçen hanına döndürülüp, silahlı çapulcu sürülerine göz yumulurken,İslam adına hareket ettiği söylenen caniler şehirleri kana buladı. Bu canilerlesavaşma gerekçesi ile emperyalizmin desteğini alan terör örgütü PYD adıyla Iraksınırından sonra Suriye sınırında da komşumuz oldu.
Büyük zaferden 94 yıl sonra böylebir tablo ile karşı karşıya olmak acı verici. Daha acısı büyük Atatürkünbizleri bu konuda sarsacak şekilde uyarmış olmasına rağmen bu sonuca gelinmesi.Atatürkün Yurtta Barış, Dünyada Barış politikasını küçümseyip, hatta alayederek, komşularla sıfır sorun politikaları güdenler politik geleceklerinisıfırlamış, stratejik derinlik adına Ortadoğuda emperyalizmin kazdığı çukuradüşmüşlerdir.
Bütün bu ahval ve şerait içinde dahi umutsuzluğa kapılmıyoruz.Türkiyenin kaynakları 94 yıl öncekinden çok daha zengin, gençleri dahabilinçli, yetişmiş kadroları daha güçlüdür. Bu zenginlikle yeniden zafereulaşacağız. Bankalar, fabrikalar, limanlar, santraller, haberleşme, ulaşım,madenler, petroller, yine bizim olacak. Üniversiteler özgürce bilim üretecek.Aziz Sancarlar artık yurt dışına gitmeden de Nobel alacak. İşçilerimiz örgütlü,kadınlarımız özgür, çocuklarımız geleceğe güvenle bakacak.
Yine biz kazanacağız
Türkiye tam bağımsız olacak
Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti
Güncelleme Tarihi: 30 Ağustos 2016, 08:20