Çevre Gününü Kutlayabileceğimiz bir şehir ve ülke istiyoruz

Kdz. Ereğli Tarih Doğa ve Kültürünü Yaşatma Derneği, Çevre Gününü Kutlayabileceğimiz bir şehir ve ülke istiyoruz açıklamasında bulundu.

Çevre Gününü Kutlayabileceğimiz bir şehir ve ülke istiyoruz
Kdz. Ereğli Tarih Doğa ve Kültürünü Yaşatma Derneği, Çevre Gününü Kutlayabileceğimiz bir şehir ve ülke istiyoruz açıklamasında  bulundu.
 
Dernek tarafından yapılan yazılı açıklama şu şekilde ;
 
Ancak ne yazık ki, şehrimizde, ülkemizde ve dünyada çevre sorunları gerilemek yerine gittikçe artmış doğaya ve insan sağlığına ciddi zararlar veren çeşitli olumsuzluklar yaşanmıştır. Ülkemizde özellikle son dönemde yürütülen kamu yararından ve ekolojik dengeyi korumaktan uzak çevre politikaları sonucu; doğal alanlar ve kentsel çevre istismar edilmektedir. Maalesef doğa ve kent alanlarımız ranta açılmaktadır. Enerji politikalarından madencilik faaliyetlerine, yaşanan doğal afetlerden tarım ve gıda uygulamalarına kadar geniş yelpazede yaşanan olumsuzluklar tüm gerçekliğiyle ortadadır. Bunları şöyle sıralayabiliriz: -Bugün birçok şehrimizde (Bursa, Ankara, Adana, İzmir, Kocaeli, Denizli vb.), çevre tahribatı sürmekte, hava kirliliği gibi sorunlar yoğunlukla devam etmektedir, -Kuraklık ülkemizin en önemli afet konusu olmakla birlikte, afet kavramı içerisinde yer almamaktadır.Su Kanunu, hala taslak olarak bekletilmektedir. -Orman kanunu, bu kanuna dayanılarak çıkartılan yönetmelikler, Milli Parklar Yönetmeliği, Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği gibi birçok yönetmelikte değişiklik yapılarak doğal alanların yok edilmesinin mevzuat üzerinden önü açılmıştır. -Geri kalmış, atıkları yönetilemeyen bir teknoloji olan Nükleer Santrallerin yapılması için alelacele, halka rağmen, sahte imzalarla raporlar hazırlanmakta, hazırlanan inceleme raporları halktan gizlenerek izinler verilmeye çalışılmaktadır. -Yapılan tüm uluslararası anlaşmalara rağmen ülkemizde yapılan yatırımlarda ve üretim sürecinde Ekolojik maliyet göz önünde tutulmamakta hatta gelişmiş ülkelerin atıklarının depolandığı bir ülke konumuna gelmekteyiz. - Tuz Gölü, Konya’nın evsel ve sanayi atıklarından kullanılmaz haldedir. -Ülkemizin insan ve yaban hayatı için önemli köşelerinden Karadeniz bölgesinde mikro HES inşaatları, maden ocakları hukuk tanımadan, bilim tanımadan, halkın isteklerini önemsemeden devam etmektedir. -Elektrikte %20 olan kayıp-kaçak oranının azaltılması için somut adımlar atılmamaktadır. -İklim değişikliğine karşı etkin çalışmalar yapılmamakta, ithal kömürle çalışan termik santrallerin kurulması için ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme Raporu )süreçlerinde kolaylıklar sağlanmakta sera gazlarının azaltılması hedefi yerine getirilmemektedir. Bugün Karadeniz Ereğli’den Amasra’ya uzanan 78 kilometrelik kıyı bandında tam 10 termik santral daha planlanıyor. Hali hazırda bölgede 3 termik santral faal olarak işletilmektedir. 10 termik santralle ilgili tüm projelerin devreye girmesiyle Zonguldak ve Bartın kıyıları kelimenin tam anlamıyla termik santrallere teslim edilmiş olacaktır. Nüfusu 113.000 ulaşan şehrimizin en büyük sorunlarından biri Çevre Kirliliğidir. Bu konuda toplumun en küçük birimi olan aileden, eğitimcilere, yerel yönetimlerden vatandaşlara kadar toplumun her kesiminden ve her yaştan insana çok büyük sorumluluklar ve görevler düşmektedir. Bu durumda; şimdi ve gelecek kuşakların temiz hava soluyabilmeleri, sağlıklı ve temiz su içebilmeleri, kırlarda çocuklarımızın rahatça oynayabilmeleri, topraklardan bol ve bereketli ürün alınabilmesi için bireylerin, tek tek ve örgütlü bir şekilde sorumluluklarını bilmeleri ve ona göre davranmaları gerekmektedir. Geleceğini düşünen herkes çevreyi temiz tutmalı ve korumalıdır. Çevreyi temiz tutmanın yolu bireysel sorumluluk duygusundan, çevre bilincinin oluşmasından, oluşturulmasından geçer. Anayasamızın 56. Maddesinde “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşın ödevidir” denilmektedir. Bu nedenle her insan çevreci olmak ve bu sorumluluğu taşımak zorundadır. Henüz vakit varken ve geç kalmadan, “bana ne” demeden hepimiz bu çabanın içinde olmalıyız. Hep birlikte sevgiye dayalı, çevreye saygılı bir geleceğe merhaba diyelim. Unutmayalım; “Biz bu dünyayı atalarımızdan miras değil torunlarımızdan ödünç aldık”

Güncelleme Tarihi: 06 Haziran 2016, 09:37
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER