Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Ahmet Demirci, Yönetim Kurulu adına bir açıklama yaparak Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Kozlu Müessesesinde, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfettişlerince kömür üretiminin durdurulmasına tepki gösterdi.
Demirci açıklamasında TTKnın küçültülmesi, daraltılması ve kapatılması söylemlerinin dile getirildiği bir süreçte, hiç kimsenin karşı çıkamayacağı can güvenliğini gerekçe gösterip üretimi durdurmak ve bu kurumun zararlarını artırmak doğru değildir ifadelerini kullandı.
Açıklama şöyle;
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfettişleri 14 Ekim 2015 tarihinde Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Kozlu Müessese Müdürlüğünde hidrojen sülfürgazını tespit eden sensör bulunmadığı gerekçesiyle üretimi durdurma kararı aldılar. Diğer müesseselerde de kısa süre önce aynı karar alınmış ancak itirazlar üzerine Mart 2016 tarihine kadar süre uzatımına gidilmişti.
Üretimi durdurmaya gerekçe gösterilen Hidrojen Sülfür (H2S) gazı, kuvvetli çürük yumurta kokusunda çok zehirli bir gazdır. Hidrojen Sülfür gazı çürüyen ağaç tahkimattan, tabakaların çatlak ve oyuklarından neşredilir. Kükürtlü maddelerin ayrışmasından meydana gelir. Hidrojen sülfür gazı daha çokbakır ve çinko gibimetal madenlerde bulunur. Yeraltında hidrojen sülfür (H2S) seviyesi en fazla 20 ppm (%0,002) olmalıdır.
Bilindiği üzere 20.06.2012 tarihinde İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu yayımından itibaren bütün yönetmeliklerde değişiklik yapıldı. Söz konusu yönetmelik değişikliği, Maden İşyerlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik 10 Mart 2015 tarih ve 29291 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştı.
Madde 16da yapılan değişiklik, yayım tarihi olan 10 Mart 2015de yürürlüğe girdi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfettişleri yaklaşık 1 hafta 10 gün sonra TTKyı denetlemeye gelerek üretimi durdurma kararları verdiler. Gaz sensörlerinin temin edilerek yerleştirmesi için süre verilmedi.
Yönetmelikte, işyerinin kapatılması veya üretimin durdurulmasıyla ilgili detay yoktur.
Türkiye Taşkömürü Kurumu işyerlerinde çalışmalar, Kanun ve Yönetmelikler çerçevesinde İş Sağlığı ve İş Güvenliği önlemleri alınarak yapılmaktadır.
Üretimin tamamen durdurulması çalışma alanlarının güvenliğini tehlikeye sokacaktır. Üretim arınlarında ilerleme yapılmadığı zaman arın ve tavan basınçları artarak göçüklere neden olacaktır. Ayrıca çalışılan kömür damarları yangına müsait damarlardır. Yangın oluşmaması için üretimin hızlı şekilde yapılarak arkaların göçertilmesi gerekir.
Ülkemizde son 20 yılda meydana gelen büyük kazaların çoğunluğunun taşeron veya rödövans uygulaması olan ocaklarda meydana geldiği görülmektedir.
Türkiye Taşkömürü Kurumu 167 yıllık üretim sürecinde Mühendisi ve İşçisiyle ülkemiz madencilik sektörünün okulu, lokomotifi olmuştur ve olmaya devam edecektir. Bu üretim sürecinde hidrojen sülfür kaynaklı kayıtlara geçmiş bir tek kaza yoktur.
Soma Faciasından sonra madencilik sektöründe özellikle kömür madenciliğinde ilgili taraflarla ciddi anlamda görüş alışverişi yapılmadan, Somada 301 maden şehidinin oluşturduğu atmosferde çıkartılan yasa ve yönetmelikler çalışanlar adına kısmi kazanımların yanında, uygulamadaki zorlamalar nedeniyle ne yazık ki sektörde sıkıntılar yaşanmasına yol açmaktadır.
Soma Faciasından sonra kamuoyu nezdinde sorumlu tutulan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve İş Güvenliği müfettişleri, sonraki çalışmalarında şartları zorlayan kararlar almaya başladılar.
Yaklaşık 6 aydır Zonguldakta TTK ve diğer sahalarda yaşanan sıkıntının kaynağında bu vardır.
Biz, Türkiyede madenciliğin okulu olan Türkiye Taşkömürü Kurumunun bu duruma düşürülmesini kınıyoruz. Bu kurumun özellikle bilgi ve deneyim açısından itibarının zedelenmesine izin vermeyiz. Burada açıkça ifade ediyoruz ki, Bakanlığın müfettiş kadrolarının bu kurumdan öğrenecekleri çok şey vardır. Bu 167 yıllık üretim kültüründen mutlaka faydalanmaları gerekir.
Diğer müesseselerimizde yapılan benzer uygulamalar itirazlardan sonra düzeltilmesine ve süre verilmesine rağmen bugün Kozluda karşılaştığımız bu durum çalışanlarımızın yanı sıra tüm bölge insanını endişeye sevk etmiştir. TTKnın küçültülmesi, daraltılması ve kapatılması söylemlerinin dile getirildiği bir süreçte, hiç kimsenin karşı çıkamayacağı can güvenliğini gerekçe gösterip üretimi durdurmak ve bu kurumun zararlarını artırmak doğru değildir.
Biz, Genel Maden İşçileri Sendikası başta olmak üzere TTKnın tüm teknik kadroları ve yöneticileri olarak her zaman önceliği can güvenliğine veriyoruz. Ancak bunun suistimal edilmesine sessiz kalamayız. TTKnın üzerinde yapılan bu uygulamaların, bugüne kadar TTKyı kapatmak isteyip de kapatamayanların amaçlarına hizmet ettiğini düşünmeye başlıyoruz.
Bunun için her fırsatta ifade ediyoruz; can güvenliğimizi sağlamanın öncelikli yolu Kurumdaki işçi açıklarını gidermektir. Ocaklarımızda sağlıklı üretim yapabilmenin öncelikli şartı budur.
Bilinmelidir ki biz hiçbir şart altında TTKnın kapatılmasına izin vermeyeceğiz. Çünkü ülkemizin, sadece Zonguldakta bulunan taşkömürünün üretimine ihtiyacı vardır.
Yeraltında kömür, yer üstünde işsizimiz var. Bu seçim sürecinde, ülkemizi yönetmeye aday olanları bir kez daha uyarıyoruz. Önceliğimiz üretimdir, TTKdır.
Bizler sağlıklı, güvenli kömür üreterek bölgemize ve ülkemize daha çok katkı vermek istiyoruz.
Güncelleme Tarihi: 15 Ekim 2015, 10:39