Dr. Önmez: “Diyabet hastaları doktor kontrolünde oruç tutmalı”

DÜZCE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI ÖĞRETİM ÜYESİ DR. ATTİLA ÖNMEZ, ÜLKEMİZDE YAKLAŞIK 7 MİLYON DİYABETLİ OLDUĞUNU BELİRTEREK “TİP 1 DİYABETLİ HASTALAR, YÜKSEK RİSKLİ HASTA GRUBUNDA YER ALDIĞINDAN BU KİŞİLERE ORUÇ TUTMAMALARINI ÖNERİYORUZ” DEDİ.

Dr. Önmez: “Diyabet hastaları doktor kontrolünde oruç tutmalı”

DÜZCE(İHA) – Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Attila Önmez, Türkiye’de yaklaşık 7 milyon diyabetli olduğunu belirterek, “Diyabet hastaları doktor kontrolünde oruç tutmalı” dedi.

Dr. Attila Önmez, Ramazan ayı ve korona virüs (Covid-19) salgını sürecinde diyabet hastalığı olanların dikkat etmesi gerektiğini belirtti. Diyabet hastalığının toplumda yaygın olan kronik hastalıklardan biri olduğunu anımsatan Önmez, ülkemizde yaklaşık 7 milyon diyabetli olduğunu, prediyabetik (gizli şeker hastası) hastalar ile birlikte bu sayının çok daha fazla olduğunun tahmin edildiğini kaydetti. Diyabet hastalarında oruç tutarken gelişebilecek üç önemli riske dikkat çeken Dr. Önmez, “Kan şekeri düşüklüğü, kan şekeri yüksekliği ve vücutta sıvı kaybı. Kan şekeri yüksekliği ilerlediği zaman şeker komasına kadar istenmeyen durumlarla karşılaşabiliriz. Şekerinin çok düşmesi de yaşanabilir. Bu aslında kişiden kişiye değişebilir ama genel olarak diyabetik bir bireyde kan şekeri 70’in altına düştüğünde soğuk terleme, çarpıntı, bulanık görme, halsizlik, açlık hissi, kafa karışıklığı gibi bazı semptomlar silsilesi olur. Hasta hipoglisemiye girdiğini fark ettiğinde hemen şekerli bir şeyler tüketmesi gerekir. Eğer bunu yapmaz ve hipoglisemi (düşük kan şekeri) ilerlerse koma gelişebilir. Diyabet hastalarında oluşabilecek üçüncü bir risk de dehidratasyon yani sıvı kaybıdır. Eğer hasta yetersiz sıvı alıyorsa hastada da sıvı kaybı meydana gelir. Diyabet hastalarının böbreklerinde hassasiyet söz konusudur. Yetersiz sıvı alındığı taktirde bu durum ilerleyebilir ve böbrek yetmezliği gelişebilir. Tromboemboli dediğimiz beyine ya da akciğere pıhtı atma riski de dehidratasyona bağlı artabilir” diye konuştu.

“Tip 1 diyabetli hastalar yüksek riskli hasta grubunda yer aldığından bu kişilere oruç tutmamalarını öneriyoruz”

Diyabet hastalarını risk gruplarına göre sınıflandırıldığına dikkat çeken Dr. Önmez, günde 4 defa insülin yapmak zorunda olan ve ara öğünlerini saati saatine uygun olarak düzenlemesi gereken tip 1 diyabetli hastaların yüksek riskli hasta grubunda yer aldığından oruç tutmamaları gerektiğinin altını çizdi. Yüksek risk grubunda yer alan diğer hasta gruplarını da sıralayan Önmez, gebelik diyabeti olan, kan şekeri 300’ün üstünde olan, ortalama 3 aylık kan şekerini gösteren hemoglobin-A1c (Hba1c) değeri yüzde 10’nun üzerinde olan hastalar ile ek akut ciddi hastalıkları olanların oruç tutmasının sakıncalı olduğunu belirtti. Kan şekerleri 250-300 arasında ve HBA1c’nin 8-10 arasında olan, insülin tedavisi kullanan tip 2 diyabetliler, kalp, akciğer, böbrek yetmezliği gibi ek kronik hastalıklara sahip kişilerin de yüksek risk grubunda yer aldığına işaret eden Önmez, bu hastalarda da sıklıkla hipoglisemi (düşük kan şekeri) gelişebileceğinden oruç tutmalarının uygun olmayacağını kaydetti.

“Ramazan öncesinde hekimleri ile iletişime geçmelerini tavsiye ediyoruz”

Oruç tutarken bazı insülin salgılatıcı ilaç gruplarının hipoglisemi (şeker düşüklüğü) oluşturabileceğine işaret eden Dr. Önmez, “Bu durumlarda ilaçları kesmek ya da dozunu azaltmak gerekebilir. Şekeri düşürürken idrar atılımını da arttıran bazı ilaçlar da susuzluğu arttırabileceği ve tansiyon düşüklüğüne neden olabileceğinden dozun ayarlanması gerekebilir. Bu yüzden muhakkak hekimleri ile Ramazan ayı öncesinde iletişime geçmelerini tavsiye ediyoruz” dedi.

“Şekeri çok arttıracak glisemik indeksi yüksek gıdalardan uzak dursunlar”

Oruç tutacak olan diyabet hastalarının iftar ile sahur arasında ara öğün yapmaları önerisinde bulunan Dr. Attila Önmez, “Sahuru kahvaltı gibi düşünerek hafif bir kahvaltı yapabilirler. Diyabet hastalarında dehidratasyon (sıvı kaybı) riski çok fazladır. O yüzden çok fazla su içmelerini öneririz. İftarda da öğüne çok yüklenmemelidir. Özellikle şekeri çok arttıracak glisemik indeksi yüksek gıdalardan uzak durmalılar. Yemeklerini yavaş yesinler. Bir anda fazla miktarda yemek tüketimi kan şekerlerini çok arttıracağından dolayı tavsiye etmiyoruz” diye konuştu.

“Korona virüse yakalanırsa hastalığı ağır seyreder”

Dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını sürecinde diyabet hastalarının daha fazla dikkat etmeleri gerektiğinin altını çizen Dr. Önmez, “Diyabet hastalarının kronik hastalıkları olmayanlara göre daha kolay Covid-19 enfeksiyonuna yakalanır diye bir şey söylemek doğru olmaz. Ancak Covid-19 enfeksiyonuna yakalandığında herhangi bir kronik hastalığı olmayanlara göre çok daha ağır seyrettiğini biliyoruz. Bu hastaların daha fazla yoğun bakıma yatışı, daha fazla entübasyon ihtiyacı olabiliyor. Hastalık bu kişilerde maalesef daha ölümcül seyredebiliyor. O yüzden ekstra dikkat etmeleri gerekir” dedi.

“Hareketlerini arttırmalarını tavsiye ediyoruz”

Korona virüs salgını döneminde diyabet hastalarının izolasyon önlemlerinin yanı sıra kan şekerlerinin yüksek seyredebileceğinden sık sık ölçüm yapmaları tavsiyesinde bulunan İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Attila Önmez, “Bu dönemde hastalarımızın dışarı çıkıp yürüyüş yapamayacağından hareketlerinin kısıtlanması ve evde sıkıntıdan sürekli bir şeyler atıştırma isteği doğabileceği için kan şekeri yükselebileceğini öngörüyoruz. O yüzden evde kan şekeri ölçümü yapmaları, kan şekerleri 250 ve üstü seyrettiği durumlarda da hekimleri ile irtibata geçerek önlemler almaları gerekmektedir. İlaçlarını asla bırakmasınlar. Bu süreçte belirli kolaylıklar da sağlandı. Raporları bitse dahi eczanelerden ilaçlarını alabilirler. Ev içinde de hareketlerini arttırabilirler. Koridorda yürüyebilirler, oturarak ya da yerde hareketler yapabilirler. Mümkün olduğunca hareketlerini arttırmalarını tavsiye ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Güncelleme Tarihi: 23 Nisan 2020, 10:39
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER