AK Parti Zonguldak Milletvekili Faruk Çaturoğlu TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda İçişleri Bakanlığı bütçesi hakkında konuşma yaptı. Çaturoğlu; AK Parti İktidarları döneminde İçişleri Bakanlığının organize suç örgütleriyle yapılan planlı operasyonlar sonucu, örgütlerin çoğunun dağıtılmış olmasının vatandaşların devlete olan güveninin pekiştirdiğini söyledi. Çaturoğlu yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi;
Öncelikle şehit olan bütün emniyet güçlerimize, polislerimize, jandarmalarımıza, askerlerimize, korucularımıza ve sivil vatandaşlara Allahtan rahmet dileyerek sözlerime başlamak istiyorum.
AK PARTİ İktidarları döneminde İçişleri Bakanlığımızın organize suç örgütleriyle yapılan planlı operasyonlar sonucu bu örgütlerin çoğunun dağıtılmış olması ve bu sayede vatandaşlarımızın devlete olan güveninin pekiştirilmesi çok takdire şayan bir iştir. Eğer hatırlarsak o günleri, Türkiye her köşe başında mafyaların, külhanbeylerinin, kabadayıların oluşturduğu bir atmosferi hep beraber yaşıyorduk. Çek-senet mafyaları türemişti. Bunların astığı astık, kestiği kestik, ne yaptığı belli olmayan bir sürü icraat içerisindeydiler. Bugün bunlardan büyük bir oranda eser kalmamıştır.
Suçla mücadelede delilden sanığa ulaşma konusunda yapılan başarılı çalışmalara teşekkür ediyoruz. Bu sayede önceki dönemlerde birçok faili meçhuller vardı ancak suç işlendiği anda hemen kısa bir süre içerisinde fail ve failler bu metot sayesinde belirlenebilmekte ve bunlarla mücadele etkin bir şekilde yapılabilmektedir.
Asayiş suçları ile de mücadele de yapılan çalışmalara özellikle teşekkür ediyorum. İstanbul caddelerinde özellikle kapkaç olaylarından geçilmiyordu. Bugün artık öyle bir şey kalmadığını, tarihe karıştığını ifade edebiliriz.
Göçmen kaçakçılığı ve insan kaçakçılığı konusu da çok önemli bir konu. Bu konuda Bakanlığımız ve bağlı kurumlar dışarıdaki kurumlarla, ülkelerle iş birliği yaparak çok verimli çalışmalar yapıyor. Ancak tabii, sınırlardaki güvenlik tedbirlerinden dolayı da bu insanlar Avrupa istikametine çok elverişsiz koşullarda usulüne uygun yapılmayan botlarla, can yelekleriyle kaçmak isterken maalesef çok büyük bir zayiat veriyorlar. Bunlarla ilgili daha fazla bir tedbir alınması, gerekirse sınır kapılarının bu göçmenlere açılması gerektiğini ifade etmek istiyorum.
112 Acil Çağrı Merkezleri Projesi çok önemli bir proje. Bunun bütün illerde yaygınlaştırılmasını arzu ediyoruz.
Şimdi, ben burada bir konuyu kendi fikrî çerçevem içerisinde açıklamak istiyorum. Şimdi, terörle mücadele terör ve insan hakları arasında, bir bıçak sırtının olduğu bir alan. Dünyada, terörle mücadelede çeşitli yöntemler var. Bunlardan bir tanesi, şimdi Bakanlığımızın ve bağlı kuruluşların, emniyet güçlerimizin uyguladığı insan haklarını gözeterek terörle mücadele. Altını çok kalın çizgiyle çiziyorum, insan haklarını gözeterek terörle mücadele. Bir de bunun başka değişik örnekleri var, mesele bir Sri Lanka örneği var. Biliyorsunuz Sri Lankada Tamil Kaplanları diye bir terör örgütü vardır. Yıllarca Hükûmet güçleri bu Tamil Kaplanlarıyla, gerillalarıyla mücadele etti ve en nihayetinde bunların kökünü kazıdı. Ama insan hakları gözetilmeden yapılan bu mücadele neye mal oldu biliyor musunuz arkadaşlar? 500 bin sivil insan bu terörle mücadele esnasında hayatını kaybetti. Ben özellikle teşekkür ediyorum emniyet güçlerimize, Sayın Bakanımıza, bizde sivil zayiatlar az olsun diye bizim askerimiz, polisimiz daha fazla şehit oluyor. Sadece benim bölgeme 5 polis arkadaşımızın, asker, jandarma arkadaşımızın bu temmuzdan beri cenazeleri geldi. Burada bu stratejinin doğru olduğunu ve Bakanlığımızın da doğru bir noktada durduğunu belirtmek istiyorum. Arkadaşlarımızın dediği gibi eğer bu bölgeler tankla, topla, tüfekle, uçakla yıkılıp yakılsaydı bu kadar az zayiat olmazdı, şehitler daha az gelirdi ama sivil kayıplar daha fazla olurdu diye söylemek istiyorum.
Bir diğer hadise, bir yılı aşkın bir süre önce cereyan eden 6-7 Ekim olaylarıyla ilgili. Biliyorsunuz bu HDP Merkez Yürütme Kurulunun çağrısı üzerine Kobani olayları bahane edilerek millet sokağa dökülmüş ve bu sokağa dökülmeden sonra 53 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 221 vatandaş, 139 polis memurumuz yaralanmış -burada kamu kurum ve kuruluşları 100lerle ifade edilecek- mesela örnek vermek gerekirse 25 adet kaymakamlık, 67 emniyet müdürlüğü, 29 siyasi parti olmak üzere 1.130 bina hasar görmüş ve 201 tane okul bu olaylarda hasar görmüştür. Özellikle bu olayların sembol ismi Yasin Börüdür, diğer sembol isimler de sadece sakallı oldukları için Mardin Kızıltepe esnaflık yapan biri Suudi Arabistanlı, biri de Suriyeli 2 göçmenin Mardinden Kızıltepeye giderken yolu kesilerek infaz edilmeleri PKK tarafından ve paralarının da gasp edilmesi olayıdır. Şimdi, bu olayla ilgili, Yasin Börü ve arkadaşlarının cinayetiyle alakalı olarak dava açılmıştır, bu devam etmektedir ancak Sayın Bakanım, bu yeterli değildir, azmettiriciler için de dava açılması ve gereğinin yapılması lazımdır. Bunlarla ilgili bir dava açılacak mıdır, bunu çok merak ediyorum.
KÖYDES çok önemli bir projedir. 2005 yılından bugüne kadar gerçekten köylerimizde çok başarılı işler yapılmasına vesile olunmuştur. Köy yolları, köy sanat yapıları, içme suları, sulama ve atık su sektöründe önemli hizmetler yapılmıştır. Ancak burada da bizim ilimizin, Zonguldak ilinin özellikle bu yardımlardan biraz daha az faydalandığını görüyoruz, oysa biz zor bir coğrafyada yaşıyoruz, her taraf dağ, tepe, dere, su getirmek zor, yol getirmek zor. O noktada biraz pozitif ayrımcılık istiyoruz. dedi.
Güncelleme Tarihi: 02 Mart 2016, 08:18