Türkiye Kamu-Sen İl Başkanı Kadir Bacıoğlu, 2018 Kasım ayına ait asgari geçim endeksi sonuçlarını değerlendirdi.
Bacıoğlu yaptığı yazılı açıklamada şu bilgilere yer verdi: “Türkiye Kamu-Sen Ar-Ge Merkezi’nin yapmış olduğu 2018 Kasım ayına ait asgari geçim endeksi sonuçları açıklandı. Türkiye İstatistik Kurumu’ndan alınan Kasım 2018 fiyatlarına göre yapılan araştırmada çalışan tek kişinin yoksulluk sınırı 3.133,29 TL olarak hesaplandı. Dört kişilik bir ailenin asgari geçim haddi ise 6.521,82 Lira olarak belirlendi.
Sonuçlar, dört kişilik bir ailenin asgari geçim haddinin bir önceki aya göre %0,39 oranında arttığını gösterirken, çalışan tek kişinin açlık sınırı da bir önceki aya göre %0,36 oranında yükselmiş ve 2.437,80 Lira olarak hesaplandı. Türkiye’de 4 kişilik bir ailenin ortalama gıda ve barınma harcamaları toplamı ise 2018 yılı Kasım ayında 2.368,74 Lira olarak tahmin edildi.
Yapılan araştırmada, 4 kişilik bir ailenin sağlık kuruluşlarının belirlediği gibi sağlıklı bir biçimde beslenebilmesi için gerekli harcamanın Kasım 2018 verilerine göre günlük 49,14 TL olduğu belirlendi. Ailenin aylık gıda harcaması toplamı ise 1.474,08 TL oldu. Kasım 2018 itibarı ile ortalama 3.419,32 TL ücret alan bir memurun ailesi için yaptığı gıda harcaması, maaşının %43,11’ini oluşturdu. Türkiye İstatistik Kurumu verilerinde 894,66 TL olarak belirlenen kira gideri ise Kasım 2018 ortalama maaşının %26,16’sına denk geldi. Buna göre bir memur, ortalama maaşının %69,27’sini yalnızca gıda ve barınma harcamalarına ayırmak zorunda kaldı. Diğer ihtiyaçlarını karşılamak için ise maaşının %30,73’ü kaldı.
Ortalama ücretle geçinen bir memur ailesinin ulaşım, sağlık, eğitim, haberleşme, giyim gibi diğer zorunlu ihtiyaçlarını karşılaması için Kasım 2018 maaşından geriye yalnızca 1050,76 TL kaldı.
Kasım 2002=100 olarak kabul edildiğinde Türkiye Kamu-Sen ARGE Merkezi tarafından hazırlanan açlık sınırı endeksi 513,29 olurken; yine Kasım 2002=100 olarak hesaplanan TÜFE endeksi 457,92 olarak hesaplandı. Buna göre anılan dönemde açlık sınırındaki artış TÜFE’den %10,78 daha fazla oldu.
Eylül ayında yüzde 6,3 ile zirveye ulaşan enflasyon her ne kadar Ekim ve Kasım aylarında gerilemiş gibi görünse de vatandaşın cebine yansıyan enflasyonun hız kesmediğine şahit oluyoruz. Enflasyonun eksi çıktığı, döviz kurlarının düştüğü, gıda fiyatlarının azaldığı bu ayda bile vatandaşın mutfak masrafları artmaya devam ediyor. Dolayısıyla vatandaşın bütçesindeki açık her geçen ay biraz daha büyüyor ve kapatılamaz bir hal alıyor.
Memurlara enflasyon farkı verilmesine rağmen, maaşlar yüzde 10’lar dolayında erimiş durumdadır. Zaten enflasyon farkı demek en iyi ihtimalle sıfır zam demektir. Bugün dört kişilik bir ailenin aylık zorunlu harcamaları ortalama memur maaşının neredeyse iki katına yükselmiştir. Dolayısıyla, her ay memur bir maaşı tutarında içeriye girmektedir. Son çeyrek büyüme rakamları da yüzde 1,6 ile beklentilerden daha iyi bir performans sergiledi. Herkes küçülme beklerken ekonominin büyüdüğü görüldü.
Ekonomi büyürken pastadan memurun, işçinin, asgari ücretlinin aldığı pay küçülüyorsa ya da aynı kalıyorsa burada gelir dağılımı bozuluyor demektir. Bu bağlamda, sıfır zam doğuran enflasyon endeksli artışlardan bir an önce vazgeçilmesi zorunluluk haline geldi.
Maaş zamlarında mutlak surette enflasyonun üzerine büyüme ve refah payının da eklendiği daha adil bir sisteme ihtiyacımız var. Mutfakta yangın bütün hızıyla sürerken bu yangını enflasyon farkının söndürmesi mümkün değildir. Memur ve emekliye ek zam verilerek piyasalara can suyu sağlanmalıdır. Bu bir dilek değil, zaruretir."