AKP Zonguldak Milletvekili Faruk Çaturoğlu, “Plan ve bütçe komisyonunda milli savunma bakanlığı üzerine yapmış olduğum 15 dakikalık konuşmanın içerisinden bir kısmını çekerek konuşmanın tamamını okumadan araştırmadan işin kolaycılığına kaçan ve yargısız infaz yapmaya çalışanlara sesleniyorum. Kimse öküz altında buzağı aramasın.”dedi.
AKP Zonguldak Milletvekili Faruk Çaturoğlu, “Plan ve bütçe komisyonunda milli savunma bakanlığı üzerine yapmış olduğum 15 dakikalık konuşmanın içerisinden bir kısmını çekerek konuşmanın tamamını okumadan araştırmadan işin kolaycılığına kaçan ve yargısız infaz yapmaya çalışanlara sesleniyorum. Kimse öküz altında buzağı aramasın.”dedi.
Çaturoğlu’nun konuşma metni;
1-BU DAHA ÖNCE YAPTIĞIM BASIN AÇIKLAMASI
AKP Zonguldak Milletvekili Faruk Çaturoğlu, terör örgütü PKK ile sonuna kadar mücadele edeceklerini belirterek, Ya adamlar silah bırakıp teslim olacak, ya da Sri Lanka’daki gibi kökü kazınıp bitecek bu iş. Başka yolu yok dedi
Milletvekili Faruk Çaturoğlu, Merkez İlçe Başkanı Metin Karaduman ve yöneticilerle birlikte Karaelmas Gazeteciler Derneği’ni ziyaret etti. Son günlerdeki terör olaylarına değinen Çaturoğlu, barış süreci kapsamında bölgede yaşayan Kürt halkı ile batıda yaşayan halk arasında hiçbir farkın kalmayacak şekilde çalışmalar yapıldığını söyledi. HDP’li yöneticilerin çözümü sabote ettiğini ileri süren Çaturoğlu, şöyle dedi:
Algıyı öyle güzel yönetiyorlar ki, hem öldürüyorlar hem de batıya şirin görünmek için her türlü yöntemi de uyguluyorlar. Kendi mitinglerinde bir bomba patladı, onu bize mal ettiler sonra onun öyle olmadığı ortaya çıktı. Suruç’ta bir katliam yaşandı, onu da bize mal etmeye çalıştılar ama onun da failinin başkaları olduğu ortaya çıktı. Bunun üzerine askerimize, polisimize, devlet memurumuza yoğun bir saldırı başlattılar. Devletin de tahammülü var, sabır. Atalarımızın bir sözü var,laftan anlamayanın hakkı kötektir.’ Operasyon yapıldı. Artık bir şeye karar vermek lazım. Şahsi kanaatim, silah bırakıp teslim oluncaya kadar bu işin sonuna kadar gitmek lazım. Çünkü bu işin başka türlü yolu yok.
Barış sürecinin devam etmesi gerektiğini de vurgulayan Çaturoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:Biz, teröristlerle, Güneydoğu’daki Müslüman, inançlı, devletine bağlı samimi Kürt vatandaşlarımızı birbirine karıştırmamamız lazım. Hepsini terörist olarak görmememiz lazım. Zaten bu PKK teröründen en fazla sıkıntıyı çeken orada yaşayan Kürtler. Biz bu olayı dengeli bir şekilde götürmek suretiyle terörle mücadeleyi sonuna kadar götürmemiz lazım. Ya adamlar silah bırakıp teslim olacak, ya da Sri Lanka’daki gibi kökü kazınıp bitecek bu iş. Başka yolu yok. PKK’nın silah bırakacağına da inanmıyorum. Çünkü aklı kendilerinde değil. Biz aslında PKK ile savaşmıyoruz, PKK’nın arkasındaki küresel güçlerle mücadele ediyoruz. Algıyı çok iyi yönetmek lazım. Algıyı maalesef küresel güçler çok iyi yönetiyor.
2-BUDA PLAN VE BÜÇE
KOMİSYONUNDA MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI BÜTÇESİ ÜZERİNE
YAPTIĞIM YAPTIĞIM KONUŞMANIN TAMAMI
Sayın Başkan, Değerli Bakanım, Millî Savunma Bakanlığımızın çok kıymetli mensupları, kamu kurum ve kuruluşlarımızın değerli temsilcileri, çok kıymetli Komisyon üyesi arkadaşlarım; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.Öncelikle, 2018 yılı bütçesinin Bakanlığımız ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan temenni ediyorum.
Tabii, bizim Millî Savunma Bakanlığımız çok önemli bakanlıklarımızdan bir tanesi, hayati önem taşıyor ve Millî Savunma Bakanlığının temel misyonu olarak da Türkiye Cumhuriyeti’nin bekası ve güvenliğini sağlamak diye başlıyor, bunu çok önemsiyoruz. Dolayısıyla, ülkemizin bekası ve güvenliği için yapılan bütün çalışmaları da canıgönülden destekliyoruz.
Tabii, Türk Silahlı Kuvvetleri bizim peygamber ocağımızdır. Türk Silahlı Kuvvetlerimize de saygı ve sevgimiz sonsuzdur.
Burada, NATO tatbikatı esnasında meydana gelen, cumhuriyetimizin kurucusu Kemal Atatürk ve şu anda ülkemizin Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı düşman kişilik konsepti tanımlayarak hedefe koyan anlayışı şiddetle ve nefretle kınıyoruz. Diğer arkadaşlarımızın dediği gibi, mutlaka bu konunun özellikle üzerine gidilmesini bizler de arzu ediyoruz çünkü bu sıradan bir olay değil. Gerçi NATO daha önce de buna benzer şeyler yaptı. Bir Saratoga ve Muavenet hadisesi var. “Orada hata yaptık, özür dileriz.” dediler. Hâlbuki teknik verilere göre öyle bir hata yapmalarına imkân ve ihtimal yok. Zaman zaman, dost ve müttefik olduğumuz bu kurumlar, kuruluşlar ülkemize çeşitli gözdağları verme çabası içerisindeler. Bu sadece NATO’da değil, Avrupa Birliğinde de, Amerika Birleşik Devletleri’yle olan ilişkilerimizde de göze çarpıyor. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün ama bunun üstünü örtmememiz lazım. Burada iki tür müdahale olduğunu ben düşünüyorum. Birisi, biliyorsunuz, bu 15 Temmuz darbe teşebbüsü esnasında FETÖ terör örgütü NATO tarafından açıkça korunmuş ve kollanmıştı. Şimdi, bu, şu anda da devam ediyor, çeşitli uluslararası toplantılarda bunun tezahür ettiğini görüyoruz. Yine, buna benzer dış güçlerle irtibat içerisinde olan bazı dost çevrelerin de bu işin içerisinde olduğunu düşünüyoruz.
Şimdi, tabii, burada, terör örgütleriyle mücadele önemli hem içimizde hem dışımızdakilerle. Ülkemizde bir PKK terör örgütü, DEAŞ, DHKP-C ve diğer örgütlerle mücadele var. Bu konuda zaman zaman HDP’li arkadaşlarımız tekrar çözüm masasına dönülmesi gerektiğini ifade ediyorlar. Ancak, orada tabii şunu ifade etmek lazım: Çözüm masasını deviren, Hükûmet tarafı değildi. Çözüm masası, gerek çukur siyaseti gerekse kurtarılmış bölgeler, işte, orada birtakım sivil güçlerin doğuya, güneydoğuya giden, gelenlere kimlik sorması, haraç alması, birtakım yasal olmayan kuruluşlarla sanki Türkiye’den ayrı bir bölgeymiş gibi çaba içerisine girmesi, bu örgütlerle mücadele edilmesi gerçekçiliğini ortaya koymuştur.
Şimdi, burada, bu çözümde 2 tane dünya örneği var. Bunlardan bir tanesi, Sri Lanka’daki Tamil gerillalarıyla verilen mücadeledir. Bir diğeri de Kolombiya’daki FARC güçleriyle yapılan mücadele. Sri Lanka’daki mücadele, örgütün tamamen yok edilmesiyle neticelenmiştir. Diğer taraftaki, Kolombiya’daki mücadele de bu örgütle yapılan anlaşma, Hükûmet ve Silahlı Kuvvetlerle yapılan anlaşma neticesinde masada bitmiştir. Tabii, Güneydoğu’daki olaylar sırasında, özellikle Silahlı Kuvvetlerimizin orada yapmış olduğu fedakârane mücadeleyi takdir etmemek mümkün değil. Sivil güçlere zarar gelmesin diye belki de kendi güçlerinden daha fazla zayiat vererek orada çok büyük can kaybına yol açılmasını önlemiş bulunuyor, bundan dolayı da tabii ki kendileri haklı olarak hem ülkemiz içerisinde hem de uluslararası kuruluşlar nezdinde takdir görmüşlerdir. Burada PKK’yla olan mücadelenin tekrar masaya gelebilmesi için şartlar ortadaydı yani silahların gömülmesi gerekiyordu ama bu hiçbir zaman gerçekleşmedi. Bu gerçekleştiği zaman ben yeniden bu masaya dönülebileceği kanaatindeyim. Ama tabii defalarca söz verildi, bu sözler yerine getirilmedi. Bundan sonra gerek Hükûmet kanadımızın gerekse Silahlı Kuvvetlerimizin bu konuda nasıl bir tavır alacağını şahsen benim kestirmem de mümkün değil ama bir şekilde terörün tamamen -sağcısı, solcusu, FETÖ’sü, PYD’si, PKK’sı, DHKP-C’si ve diğerleri olmak üzere- kökünün kazınmasının gerektiği de ortadadır.
Değerli Bakanım, kıymetli Komisyon üyeleri; tabii, son yıllarda, özellikle on beş yıllık dönem içerisinde ülkemizin savunma sanayisinde almış olduğu yol hiç küçümsenemeyecek bir seviyededir. Bundan dolayı da Sayın Bakanım, sizin nezdinizde bütün çalışma arkadaşlarınızı ben tebrik ediyorum, başarılar diliyorum. Ama burada üzerinde durmamız gereken konu şudur: Biz tabii tank geliştiriyoruz, helikopter geliştiriyoruz, obüslerimizi yapıyoruz fakat bunların birtakım teknik aksamları konusunda, özellikle motor konusunda, motor teknolojisi konusunda sıkıntılarımız var. Mesela -siz bahsettiniz- obüslerde kullanılan MTU motorları, işte, Almanya menşeili. Dışarıya satılmasına izin vermediklerini ifade ettiniz. Yine aynı şekilde tank motorlarının geliştirilmesinde sıkıntılarımız var, helikopter motorunun geliştirilmesinde birtakım sıkıntılarımız var. Yerli uçak yapacağız; hem yolcu uçağı hem savaş uçağı. Onlarda da bu tip sıkıntılar çıkması muhtemel. Nasıl ki millî ve yerli otomobilde babayiğitler çıkmışsa ve bunlar da devletimiz tarafından, Hükûmetimiz tarafından, Bakanlığımız tarafından sonuna kadar destekleniyorsa, bu teknik motorlar konusunda da mutlaka bu tür çalışmaların yapılması lazım. Yani, bunları üretecek babayiğitler bulup onların da arkasında durmak, desteklemek lazım çünkü öyle anlaşılıyor ki uluslararası alanda gittikçe sertleşen ilişkiler neticesinde -bunlar ticari ve askerî alanlara da yansıyor- bizim birtakım ihtiyaçlarımızı biz gideremez hâle geleceğiz. Mesela, şu anda NATO üyesiyiz ama NATO kaynaklı savunma füzeleri noktasında sıkıntımız var. S-400’lerle bunları kapatmaya çalışıyoruz ve bu konuda da bir sürü tartışmaların içerisine giriyoruz. Ama bizim tabii ki savunma ihtiyacımız bütün uluslararası anlaşmalardan daha önceliklidir diye düşünüyorum. Tabii, burada, komşularımızdan muhtemel bir saldırı ihtimaline karşı, sınırlarımıza gönderilen Patriot füzelerinin de o sıkıntının en derin zamanında geri çekilmesini de unutmamak lazım, bu önemli bir konu. Yani, burada konsepti ona göre ayarlamamız lazım. Şimdi, bakın, ben müttefiklerimizle ve özellikle Amerika’yla bu füze konusunda çıkan sıkıntıların bizim de içinde bulunduğumuz, ortağı olduğumuz F-35 Projesi’nde de ortaya çıkacağına inanıyorum. F-35 Projesi’nin bazı parçaları bizim TUSAŞ’ta ve TAİ’de üretilen parçalar ve biz de bunun içerisindeyiz. Önce 40 milyon dolarlık bir bütçeyle başladı, şu günlerde de 110 milyon dolarları bulmuş bir durumda ve teslim süreleri de sürekli gecikiyor. Korkarım biz fiyatları da karşılasak, teslim süresini de kabul etsek bu uçakların Türkiye’ye teslimi noktasında sıkıntılar yaşayacağız. O zaman bizim yerli ve millî uçağımız TF-X’in üretim noktasını 2030’lardan daha berilere çekme ihtiyacımız var. Bu noktadaki iş birliklerini artırmak zorundayız. Eğer bunun bütçesi Türkiye’mizin bütçesini aşıyorsa, bizim dost ve müttefik kabul ettiğimiz birtakım ülkeler var Türki cumhuriyetlerde, Arap ülkelerinde ve dünyanın diğer ülkelerinde, bunları da konsorsiyuma dâhil etmek suretiyle bu bütçeyi paylaşıp bu millî uçağımızı bir an evvel bu konsorsiyumun içerisinde…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sizi kimse duymuyor, bir dakika lütfen.
Artık toparlayalım.
FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - …olanlar için üretime geçirmemizde fayda var çünkü görünen köy kılavuz istemez demişler. Bizim bu sıkıntılarla önümüzdeki yıllarda karşılaşmamamız için hiçbir sebep yok, ortada aksilik, her türlü sebep mümkün.
Bir diğer konu Değerli Bakanım, ülkemizde nitelikli çeliklerin üretilmesine acilen ihtiyaç var. Mesela bu konuda bir zırh çeliği üretemiyoruz. En son Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde kurulu bulunan Erdemir bu konuda Yönetim Kurulu kararı aldı zırh çeliği üreteceklerine dair ancak o konuda da yani süreç olarak ne zaman üretecekleri belli değil. Bunu biraz çabuklaştırmak lazım. Sadece zırh çeliği değil, nitelikli çelik dediğimiz ve özellikle savunma sanayisinde kullanılan çeliklerin de Türkiye’de üretilmesi lazım. Bu altyapı, bu kapasite bizde var, bunun harekete geçirilmesi lazım çünkü diğer her konuda olduğu gibi, dışa bağımlılık noktasında gelecekteki sıkıntıları bertaraf etmek için ve ülkemizin cari açığını kapatmak için bu konuları ele almakta çok önemli fayda var.
BAŞKAN – Lütfen son sözlerinizi alayım artık.
FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) – Bir diğer konu Sayın Bakanım, bildiğiniz gibi -ben bunu daha önce de gündeme getirmiştim- Zonguldak ilimizin Karadeniz Ereğli bölgesinde bir tersaneler bölgesi var. Bizim dönemimizde açıldı ama 2008 krizini hâlen atlatamadı. 5-6 bin kişi çalışıyordu. Şu anda bütün lambaları kapkaranlık, sönmüş vaziyette ve atıl durumda. 300-400 kişiye kadar düştü çalışanların sayısı. Burada bizim bir sürü gemi projelerimiz var. Bunlardan birkaçını ne olur burada üretelim ve bu tersaneler bölgemize bir can simidi atalım. Orası da eski günlerine tam dönemese bile mutlaka yine istihdam sağlayacak durumda faaliyetlerine devam etsin diyorum. Bu duygu ve düşünceler içerisinde Bakanlığımızın 2018 yılı bütçesinin öncelikle Bakanlığımıza ve milletimize tekrar hayırlar getirmesini Cenab-ı Allah’tan temenni ediyor, Sayın Bakanım, şahsınızda sizleri ve bütün çalışma arkadaşlarınıza canıgönülden tebrik ediyoruz; şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize de acil şifalar diliyoruz. “dedi.