Kantarcı, “Bu krizi atlatacak güçteyiz “

Kantarcı, “Bu krizi atlatacak güçteyiz “

Kantarcı,  “Bu krizi atlatacak güçteyiz “

Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı, “Vatandaşlarımız kesinlikle müsterih olsun, Çaycuma Belediyesi olarak bu krizi halkımıza bir sıkıntı vermeden atlatacak güçteyiz. Evet, kira gelirlerimiz düştü. Suda önemli bir indirim yaptık, oradaki gelirlerimizde de önemli bir eksilme oldu. Belediyemize borcu olan vatandaşa ödeme emri göndermiyoruz. Krizle uğraşırken vatandaşa ‘Gel şu borcunu öde’ diyecek durumda da değiliz. Bu büyük seferberlikte herkes kendine düşen fedakârlığı yapıyor” dedi.

Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı bir Televizyon programında, Çaycuma’da Koronavirüsle mücadele süreci ile önemli açıklamalarda bulundu. Çaycuma’da durumun iyi bir noktaya geldiğini söyleyen Kantarcı, “Dünyada ilk kez rastlanılan bir durumla karşı karşıyayız. Kabul etmek gerekirse hepimiz hazırlıksızız. Tüm dünyada merkezi idareler, yerel yönetimler duruma göre program yapıp önlem almaya çalışıyor. Ama insanlar bir yandan da yavaş yavaş alışıyor. Özellikle sokağa çıkma yasaklarına büyük ölçüde uyuluyor. Çaycuma Belediyesi olarak biz de Sayın Valimiz ve Kaymakamımızla uyum içinde alınan kararları harfiyen uygulamaya çalışıyoruz. ‘Bizim işimizdi, değildi’ diye düşünmeden bizden ne istenirse yerine getirmeye çalışıyoruz. Baştan çok endişeliydik. Hatta başhekimimiz hastanenin kapasitesinin yetmeyeceğinden bile endişe ediyordu. Çok şükür ki belli bir yerde frenlemeyi başardık. Bir madenci bölgesi olan Zonguldak’ın bir de havasının rutubetli olması nedeniyle virüsün yayılımı için çok elverişli bir durum vardı.. Genel olarak Zonguldak’ta herkes bit uyum içinde, canla başla virüsle mücadele etti. Otuz büyükşehire Zonguldak’ın eklenmesi bulaş bulaşın önlemesinde çok faydalı oldu. Ama her şey bitti dememek lazım. Biraz daha sabrederek alınan tedbirlere uymamız lazım” dedi.
İŞÇİLER DE BU DÖNEMİN KAHRAMANIDIR
Çaycuma Belediyesinin Koronavirüs sürecinde halka ne gibi yardım yaptığı şeklindeki soruyu da yanıtlayan Kantarcı, “Biz bu konuda devletin öncü rolünü kabul ettik. Özel olarak öne geçip kendimiz bir şey yapmaktan da açıkçası kaçındık. Büyükşehirlerde yaşanan sıkıntıyı biliyorsunuz, bu kez de ‘Neden yapıyorsunuz. Bu sizin işiniz değil’ denebiliyor. Ancak özellikle maske dağıtımı konusunda ülkede bir zafiyet yaşandığı malum. Devletin verdiği beş maske herkese ulaşsa bile yeterli değil. Çünkü kullanılıp atıldığı için çok çabuk tükeniyor. Biz önümüzdeki dönemde Ankara Büyükşehir Belediyesinin katkılarıyla tedarik ettiğimiz maskeleri ihtiyaç sahiplerine dağıtacağız” dedi. Kantarcı salgının ekonomi üzerine etkilerini ise, “Her yerde hayatı durduran virüs, üretimi durdurup tedarik zincirini kopartmaya sebep olabilecek kadar çok tehlikeli bir boyutlara ulaşabilirdi. Bu da Allah göstermesin daha büyük sorunlar yaratırdı. Elbette bu mücadeleyi yaparken ekonominin çarklarının tamamen durmasını engellemek lazım. Dikkatsiz davranışlar sonucunda ortaya çıkan hasar, yarın çok daha büyük bedeller ödememize neden olabilir. Hükümetin bunu önlemek için hassasiyet gösterdiğini, zinciri kırmamak için çok daha katı tedbirler almaktan kaçındığını görüyorum. Bir hakkı da teslim etmemiz lazım. Bu mücadelede en ön safta, en önemli risk grubu olarak sağlık çalışanlarımız varsa, aynı riski yaşayan bir ikinci grup da fabrikalarda, işyerlerinde çalışan, üreten işçilerimizdir. Onları da bu dönenin kahramanlarıdır” şeklinde ifade etti.

HERKES KENDİNE DÜŞEN FEDAKÂRLIĞI YAPIYOR
Salgının belediyenin gelirlerini nasıl etkilediği hususunda da bilgiler veren Kantarcı, “Vatandaşlarımız kesinlikle müsterih olsun, Çaycuma Belediyesi olarak bu krizi halkımıza bir sıkıntı vermeden atlatacak güçteyiz. Evet, kira gelirlerimiz düştü. Suda önemli bir indirim yaptık, oradaki gelirlerimizde de önemli bir eksilme oldu. Belediyemize borcu olan vatandaşa ödeme emri de göndermiyoruz. Krizle uğraşırken vatandaşa ‘Gel şu borcunu öde’ diyecek durumda da değiliz. Bu büyük seferberlikte herkes kendine düşen fedakârlığı yapıyor. Biz de yapıyoruz. Krizin hemen başında, özel bir izinle belediye meclisimizi toplayarak, halkımızı, esnafımızı rahatlatacak birçok kararı aldık. Meclis kararı almadan herhangi bir indirime gidilemediği gibi herhangi bir tahakkuktan vaz da geçilemiyor. Bizim başka sorunlarımız da var. Yerel idare ile yerel yönetimlerin arasında öteden beri sıkıntılı bir ilişki var. Yerelde elde edilen gelirlerin büyük bölümü merkezi idareye gidiyor, oradan belediyelere çok kısıtlı bir pay geliyor. Üstelik bu payların ne kadar olacağı da her zaman belirsiz. Örneğin bu hafta sonu bize merkezi idareden gelecek payın ne kadar olduğunu hâlâ bilmiyorum. Adeta karanlıkta göz kırpıyoruz” dedi.

HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK
Yaşanan sürecin sonuçlarıyla ilgili değerlendirmelerde de bulunan Kantarcı, “Olağanüstü şartlar sürüyor, daha ne kadar süreceği de belli değil. Ama koşullar iyileştiği zaman da artık eskiye dönemeyeceğimiz, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı kesin. Bizim şimdiden bu planlamayı yapmamız lazım. Bizim çok yanlış bir şehirleşme modelimiz var. O kadar yanlış ki, kriz patlayınca herkes memleketine hücum etti. İlk baştaki yayılım da ondan oldu zaten. Kentleşmemiz yanlış. İklim değişikliğiyle ilgili duyarsızlıklar yanlış. Topraktan uzaklaşmak yanlış. Yeni dönemde ekolojik duyarlılığı, tarımı, toprağı, hayvancılığı ön plana almamız, kendi kendimize yetebilmeyi hedeflememiz lazım. Bu süreçte kimin ne dediğinin, ne emri verdiğinin çok önemi yok. Hepimizin kendi önlemini kendisi alması lazım. Bunun verilen bir emre uyulması değil, bir gerekliliğin yerine getirilmesi olarak görülmesi lazım. İşsizlik zaten çok büyük boyuttayken, bir de virüs nedeniyle kapanan birçok işyeri, işsiz kalan bir sürü insan var. Kaynaklarımızı bu dezavantajlı insanlara yöneltmemiz lazım. Tamam, büyük ülkeyiz, ihtiyacı olan ülkelerin yardımına koşacağız. Ama şu olağanüstü koşullarda çaresiz kalan insanların da imdadına yetişmemiz lazım” dedi.

BİLİMİN NE KADAR ÖNEMLİ BİR ŞEY OLDUĞU BİR KEZ DAHA ORTAYA ÇIKTI
Kantarcı bu konuda ki sözlerini, “Virüs bize ne gösterdi biliyor musunuz? Stratejik olan bir takım üretimlerin mutlaka devletin elinde olması gerektiğini gösterdi. Salgının başlayacağı belli oldu ama mesela, maskenin nerede üretileceği, nasıl dağıtılacağı belli değil. Vahşi kapitalizmin ne kadar tehlikeli olduğunu öğrendik bu dönemde. Öğrendiğimiz bir diğer şey de devlet denen kurumun ne kadar önemli olduğu ve içindeki kurumlarının uyum içinde çok hızlı bir şekilde organize olması gerektiğiydi. Silaha değil de sağlığa yatırım yapılmasının bizim için ne büyük bir ihtiyaç olduğunu öğrendik. Bilimin ne kadar önemli bir şey olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Salgın bize birçok şeyi yeniden düşünme ve değerlendirme fırsatı da sundu. Bugünleri unutmamamız lazım. Görüyorsunuz virüs insan ayırmıyor, başbakanı da, doktoru da sanatçısı da hastalığa yakalanıyor. Şunu iyi bilmeliyiz, vahşi kapitalizmin hepimizi ezen çarkları durmadığı sürece de her zaman yeni virüsler ortaya çıkacak” diyerek tamamladı.


 

Güncelleme Tarihi: 07 Mayıs 2020, 11:09
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER