TMMOB Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şube Başkanlığı 46. Olağan Genel Kurulu’nu gerçekleştirildi. Genel Kurul da mevcut başkan Erdoğan Kaymakçı, 11. Dönem Şube Başkanlığı’na aday oldu. İki gün süren Genel Kurulda birinci gün konuşmalar, faaliyet ve mali raporların okunması ve listelerin belirlenmesi görüşüldü. TMMOB Maden Mühendisleri Odası Şube Lokali’nde gerçekleştirilen genel kurula; TMMOB Maden Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ayhan Yüksel, CHP Zonguldak İl Başkanı Hakkı Güney, CHP Merkez İlçe Başkanı Ebru Uzun, Makine Mühendisleri Odası Başkanı Birhan Şahin, ADD Zonguldak Şube Başkanı Nazan Papila ve oda üyeleri katıldı.Divan Başkanlığı’na Kemal Reşit Kutlu’nun seçilmesinin ardından saygı duruşu yapıldı ve İstiklal Marşı okundu.
46.Genel Kurulunun açılış konuşmasını yapan Maden Mühendisleri Odası Şube Başkanı Erdoğan Kaymakçı, konuşmasına Elazığ ve Malatya depreminde hayatını kaybedenlere rahmet, yarılılara acil şifalar dileyerek başladı. Kaymakçı, “Deprem gerçeğini bir kez daha yaşadık. Deprem öldürmez bina öldürür diye bir söz var. Malatya ve Elazığ’da meydana gelen depremde şu an 20 kişi hayatını kaybetti. Enkaz altında olan kişilerinde olduğunu biliyoruz. Yaralılara acil şifalar diliyoruz.” dedi
“İnsan hakları ihlallerine karşı olan, insanlık onurunun korunmasından yana tavrını belirleyen. Örgütsel bağımsızlığını her koşulda koruyan. Gücünü sadece üyesinden ve bilimsel çalışmalardan alan. Meslek ve meslektaş sorunlarının ülkenin ve halkın sorunlarından ayrılmayacağını kabul eden. Demokrat ve yurtsever karakterde, emekten ve halktan yana, anti-emperyalist. Yenidünya düzeni teorilerinin, ırkçılığın, gericiliğin ve her türlü ayrımcılığın karşısında olan, kamucu politikaları savunan ve kamusal kaynakların yağmasına karşı çıkan. Demokratik kitle örgütleri ve sivil toplum örgütleri ile ilkeli ve demokratik işbirliği içerisinde mücadele eden. Ve savaşa karşı barışı savunan” bir mesleki demokratik kitle örgütünün bir üyesi ve temsilcisi olduğumuzu belirterek geçtiğimiz genel kurulda da dile getirdiğimiz bu düşüncelerle sözlerime başlamak istiyorum. Dayanışmayı ve mücadeleyi paylaştığımız üyelerimize ve tüm dostlarımıza TMMOB Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesinin 46. Genel Kuruluna hoş geldiniz diyor, yerin yüzlerce metre altında her türlü tehlike ve zorluğa karşı doğayla mücadele ederek yeraltı zenginlilerimizi insanlığın hizmetine sunan meslektaşlarımız ve Odamız adına hepinizi saygı, sevgi ve dostlukla selamlıyorum. TMMOB Maden Mühendisleri Odası olarak kuruluş tarihimizden bu yana yaşamın her alanında mücadele ettik ve mücadele etmeye de devam edeceğiz. Geride bıraktığımız dönemde Şube Yönetim Kurulu olarak odamıza, mesleğimize, meslektaşlarımıza ve halkımıza layık olabilmek için elimizden gelen çabayı sarf ederken bizlerden desteğini esirgemeyen ve çözüm önerileri veya eleştirileri ile katkı koyan bu uğurda emek veren tüm kadrolarımıza, meslektaşlarımıza teşekkür ediyorum. Dönem içinde kaybettiğimiz meslektaşlarımızı ve tüm maden şehitlerimizi sevgi ve özlemle anıyorum. TMMOB örgütlülüğü açısından genel kurullar dönemi sadece yönetim organlarının belirlendiği toplantılar değildir. Bizler için Genel Kurul süreçleri 2 yıllık çalışma döneminin demokratik ve katılımcı bir şekilde tartışıldığı, çalışma programımızın ve mesleki politik yönelimlerimizin belirlendiği, örgütsel yapımızın yenilendiği dönemlerdir. Bugün gerçekleşecek genel kurulumuzun da tarihsel birikimimize ve demokratik değerlerimize yakışır biçimde tamamlanacağına inanıyorum. Geride bıraktığımız süreçte mesleki ve sektörel sorunlarımızın yanında iç ve dış politikada, ekonomide, yargı sisteminde biriken ve çözüm bekleyen büyük sorunlar kapımızı çalmıştır. Ülkenin sorunlarını çözemeyen iktidar, ülkeyi tam teşekküllü bir kriz haline sokmuştur. Ülkemizin peş peşe içine sürüklendiği ve yıkıcı etkisi her defasında daha da artan ekonomik krizlerin etkisi, meslek alanlarımızın daraltılmasına, mesleğimize ve meslektaşlarımıza verilen önemin azalmasına neden olmuştur. Yaşanan rejim değişikliği sonunda ortaya çıkan kötü ve keyfi yönetim, ekonomide durgunluk ve küçülmeye neden olarak yüksek işsizlik ve enflasyon yaratmış, insanlarımız yaşanan bu kriz ortamı nedeniyle çaresizlikten intihar eder hale gelmiştir.
Madencilikten-tarıma, sağlıktan eğitime her alanda sürdürülen özelleştirmeye, piyasalaştırmaya, kuralsızlaştırmaya ve sanayisizleştirmeye yönelik neo-liberal politikaların 1980 sonrasındaki ve özellikle AKP dönemindeki iktidarlar tarafından benimsenmesi sonucu meslek alanlarımız büyük darbe almıştır. Sanayi tesisleri, enerji santralleri, petrokimya ve demir-çelik tesislerimiz, tarımda üretime dayalı kuruluşlarımız elden çıkarılmış üretime yönelik tüm çabalar ortadan kaldırılmak istenmiştir. Meslek icra ettiğimiz alanlarda üzerimize düşen kamusal hizmetler ticarileştirilmiş, mesleğimizin toplumsal niteliği aşındırılmıştır. Halkımızın ödediği gelir vergileriyle kurulmuş, halkın malı olan tesislerimizin özelleştirilmeleri sonucunda dışa bağımlılık artmış, döviz ve gelir kaybı yaşanmış, halkın malı olan varlıklarımız sermaye kesimine aktarılmış, işsizlik had safhaya ulaşmış, iş kazaları önlenemez hale gelmiş ve yaşanan pahalılık halkın cebini boşaltarak perişan etmiştir. İnsanlar özelleştirme uygulamalarının zararlarını bizzat yaşayarak görmekte ve bu nedenle şiddetle karşı çıkmaktadır. Türkiye giderek artan biçimde asgari ücretliler toplumu haline gelmiş, bir yandan asgari ücret ile ortalama ücret arasındaki makas kapanırken, öte yandan asgari ücret ve civarında ücret alanların sayısı hızla yükselmiş, asgari ücret giderek ortalama ücret haline gelmiştir. Bu açıdan bakıldığında asgari ücret Türkiye’de genel ücret seviyesinin saptanması anlamına gelmekte ve milyonlarca işçiyi ve ailesini etkilemektedir. Bu derece büyük bir ücret pazarlığının sadece masaya sıkıştırılması mümkün değildir. Asgari ücret pazarlığında uyuşmazlık söz konusu olmamakta, grev ve toplu eyleme başvurulamamaktadır.
Doğal kaynaklarımız/madenciliğimiz sadece özel sektörün talepleri dikkate alınarak bir mevzuat içine hapsedilmekte, Odamızın itirazları ve meslektaşlarımızın talepleri göz ardı edilmektedir. Bugüne kadar onlarca kez değiştirilmiş olan kanunun bir kez daha değiştirilmesi gündemdedir. Madenlerin aranmasından, işletmesine ve uç ürüne dönüştürülmüş ürünün pazarlanmasına kadar, her aşamasının kamu eliyle yürütüldüğü geliştirilmiş bir madencilik sektörünün ülkemizin ve halkımızın yararına olduğuna inanarak değişikliğin bu şekilde yapılmasını buradan bir kez daha ifade ediyoruz. Fazla mesaiye ve düşük ücretlere zorlanan meslektaşlarımızın ekonomik talepleri ve özlük hakları dikkate bile alınmamakta, Odamızın belirlediği asgari ücret tarifesi hiçe sayılmaktadır. Yaşanan krizde yoğunlaşan işsizlik tehdidi ile yeni mezunlarımızın tecrübesizliği daha kolay suiistimal edilmekte ve çalışma hayatına devam eden meslektaşlarımız daha düşük ücretlerle çalışmak zorunda kalmaktadır. Üyelerimizin işe giriş bildirgesinde temel alınacak asgari ücret hakkını güvence altına almak amacıyla TMMOB ve SGK arasında imzalanan protokol iktidarın emekçilere dönük politikalarının sonucu olarak SGK tarafından tek taraflı olarak feshedilmiştir. Bu durum meslektaşlarımızın düşük ücretle kayıtsız çalıştırılmasına ve aynı zamanda kamunun zarara uğratılmasına neden olmuştur. Grevler yasaklanmakta ve bu durumla övünülerek sermayeye göz kırpılmaktadır. Kamu çalışanları arasında meslektaşlarımız hak ettiği sosyal güvenceden yoksundur. Çalışanlar arasında eşit işe eşit ücret, eşit statü tanınmamaktadır. Hem kurumlar arasında, hem de en düşük ve en yüksek ücretlerde fark giderek artmış, ücret adaleti ortadan kalmıştır. Çalışma yaşamı farklı personel tanımlamaları ile örgütsüz, sendikasız bırakılmak istenmektedir. Bu durum özlük haklarında büyük gerileme ve kayıplara neden olmaktadır. Odamız düzenlediği etkinlikler ile meslektaşlarımızın bu ve benzeri sorunlarını gündeme getirmiş, üyeleri ve meslek alanlarının temel sorunlarının bizzat muhatapları tarafından tartışılarak çözüm önerileri üretilmesi amacıyla çalışmalarını sürdürmüştür/sürdürmektedir.
Genel kurulumuzun ülkemize ve mesleğimize çözüm içeren sonuçlar doğurmasını diliyor, bugüne kadar özveriyle görev yapan yönetim kurulu üyesi arkadaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Emeğe, üretene, insan hak ve özgürlüklerine saygının arttığı, adil bir gelir dağılımının sağlandığı, herkesin işinin olduğu emeği ile geçinenlerin grevli, toplu sözleşmeli sendikal haklarının bulunduğu, demokrasinin kurum ve kurallarıyla yerleştirildiği ve işletildiği bir ülke özlemiyle ve bu uğurda hep birlikte vereceğimiz mücadele özlemiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. Görev süremiz içerisinde bizlere katkıda bulunan, yardımlarını esirgemeyen, eleştirileri ile gelişmemizi sağlayan, demokrasi hak ve özgürlükler mücadelesinde omuz omuza yürüdüğümüz üyelerimize, odamızın dostları olan emek ve meslek örgütlerine, etkinliklerimizde bizleri yalnız bırakmayan bilim insanlarına teşekkür ediyorum. Yukarıda dile getirdiğimiz tüm bu sorunların üstesinden vereceğimiz ortak mücadeleyle gelebiliriz. Mücadele edenler elbette her zaman kazanamazlar ancak kazananlar her zaman mücadele edenlerdir. Genel kurulumuzun sektörün ve üyelerimizin sorunlarının çözümü doğrultusunda en iyi kararları alacağına inanıyor, yeni oluşacak yönetim kuruluna şimdiden başarı dileklerimi ileterek yönetim kurulumuz adına hepinize en derin saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
TMMOB Genel Başkanı Ayhan Yüksel’de yaptığı konuşmasında; “İlk olarak depremde hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Ülkemiz çok önemli dönemlerden geçmektedir. Seçme ve seçilme hakkı ve demokrasi ayaklar altına alınmıştır. Ancak toplumun tüm kesimi umutlarımızı yeniden yeşertmiştir. Son yıllarda sürekli olarak seçime gidiyoruz. İktidar seçimlerle uğraşmaktan ülkenin sorunlarını görmemektedir. İnsanlar borç yüzünden intihar ediyorsa bu intihar değil cinayettir. Odamız mesleği ve meslektaşlarının yanında projeler üretmiş, yaşanan sorunlara uygun çözümler bulmuştur. Odamız her alamda verdiği mücadeleyi hukuk alanında vermiştir” dedi. Pazar günü ise seçimler gerçekleşecek
Gündem
Güncelleme Tarihi: 25 Ocak 2020, 18:27