Yalancının …. Mumu….

Yalancının …. Mumu….

Yalancının …. Mumu….

İstanbul’daki Fatih medreselerinde eskiden eğitim alan talebeler kalırmış. Medresenin her odasında üç dört talebe yaşar, ders çalışır, yemek yer, yatar, uyurmuş.

Dersler çok ağır olduğu için gündüzler yetmez, çoğu vakit gecenin ileri saatlerine kadar çalışılırmış.

Tabi elektrik olmadığı için odalarda mum yakılırmış.

Talebeler kendilerine verilen burslardan kenara mum parası ayırırlar ve aralarından bir tanesine bu para verilerek mum almaya gönderirlermiş. Gece yanacak mumları temin etme işi nöbetleşe yapılırmış.

Bu talebelerden bir tanesi çok açıkgözmüş.

Yana yana eriyen mumları topylar, tekrar eridir ve onlardan uyduruk mumlar yaparmış.

Sonra da kendisine yeni mum almak için verilen parayı alır, kendi imalatı uyduruk mumları yeni diye arkadaşlarına dağıtırmış.

Lakin bu kurnazın aldığı mumlar yatsı namazı vaktine kadar yanar sonra tükenirmiş.

Diğer talebeler bir iki tecrübeden sonra işi çözerler. Bu kurnazı köşeye sıkıştırıp hesap sorarlar:

  • Biz sana mum parası toplayıp vermiyor muyuz?
  • Veriyorsunuz elbet.
  • Peki sen niçin uyduruk mumlar getiriyorsun?
  • Nesi uyduruk muş mumların?
  • İnsafsız, bizim mumcudan aldığımız mumlar sabaha kadar yanar iken, seninkiler neden tez bitiyor?
  • Canım ben ne yapayım demek ki zalim mumcu mumları küçültmüş.

Bu pişkinlik karşısında içlerinden biri:

  • Hadi yalancı. Artık iş açığa çıktı. Çünkü yalancının mumu yatsıya kadar yanar

Demiş.

Bu söz öteki talebelerin o kadar hoşuna gider ki, söz böylece günümüze kadar gelir.

Demek ki kimse bir yalanı uzun süre söyleyemez. Söylese de bir süre sonra yalan açığa çıkar. Artık ona kimse İNANMAZ.

[*][*][*]

Akşam eve giderken saldırıya uğramış ARIZA.” Zaten uzun süredir saldırı planlandığını da biliyordum” dersin.

Ey psikolojisi bozuk olan zat-ı muhterem; Manavın önünde ne yapıyordun?. Neyi bekliyordun? Ve kendin diyorsun, Yasin Hamzaçebi oraya geldi.

Senin dakikalarca orada bilerek ve kasıtlı beklediğin ayan beyan ortada.

Kendin yazıyorsun kendin oynuyorsun. Bu oyunlar artık yenmiyor.

ARIZA başka şeyler yaz, yaz ki ne olduğun ortaya çıksın.

Hala daha sana inanmak zorunda olan insanlar varya onlara şaşıyorum.

Artık onlar da ellerindeki etkisiz elemanla idare edecekler…

Ne demişler: Kılavuzu karga olanın işi zor…

Bir takım güçler diyorsun. Sen güçten ahlaktan, namustan ne anlarsın ki?

Hani sırf sana tıklasınlar diye itiraf.com dan alıntılar koyuyordun ya siteye…

Millete attığın iftiraları, bırakıp biraz doğruları yazmak istersen,  binbir türlü şantajlarla, kimlerden neler koparmaya çalıştığını yaz.

Malum kişilerle birilerine siyasi şantaj ve baskılarla kovaladığınız ihale ve avantaları da yaz.

Seni içine alan Bermuda üçgenine biz hiçbir koşul altında girmeyiz. O üçgen içinde bitecek ve zamanla da yiteceksiniz.

Hala görmüyorsun ya da görmek istemiyorsun, basın camiası bile senden ve türevlerinden bıktı. Senin  en başından beri amacının gazetecilik olmadığını herkes biliyor.

Senin işin avanta. Al avantayı yat aşağıya…

Yalnız bil ki bu kapıdan sana ekmek çıkmaz…

 

Güncelleme Tarihi: 11 Ekim 2017, 17:58
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER